Son iki yıldır Avrupa dünya piyasalarında endişe kaynağının odak
noktası olmaya devam ederken gelişmekte olan piyasalar bu durumdan
Avrupa'dan bile olumsuz etkilendi denilebilir.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 2010 yılı son çeyreğinden
itibaren yabancı yatırımcıların satışlarıyla dolar bazında yüzde 42
değer yitirirken Avrupa'nın önde gelen borsalarında kayıplar neredeyse
yok denecek kadar düşük boyutta. ABD borsaları ise bir yıl öncesine
göre daha iyi durumda bulunuyor. Bu negatif ayrışmaya 2011 yılında
Türkiye'nin hızlı büyümesinin neden olarak gösterilmesi ise (petrol
fiyatlarının yükselmesinden dolayı artan cari açık ve tüketici
harcamalarının hız kesmediğini gösteren kredi hacmindeki yükselişler)
tam anlamıyla çelişkiyi ifade ediyor. Her neyse bu düzeltme hareketi
70 bin (dolar bazı 51 bin) seviyesinden gelen yabancı satışı ve
sonrasında genel seçimler sonrası beklentilerin sona ermesiyle
birlikte Avrupa'daki olumsuz gelişmelerden aslan payını Türkiye
piyasaları aldı. ABD Doları, Euro karşısında güçlenirken lira
karşısında yüzde 30'luk bir sıçrama yaparak tarihî zirve olan 1,91'e
kadar yükseldi. Borsa 70 bin seviyelerinden 48 binlere kadar
gerilerken pek çok hissede 2008-2001 yıllarında görülen dipler dolar
bazında da olsa görülmeye başlandı.
Önceki hafta en son ağustos ayında görülen 48 bin test edilirken dolar
bazında ise 25.600 seviyelerine kadar bir çöküş yaşanmıştı. Bu destek
noktalarından daha da aşağılara doğru bir geri çekilme için şimdilik
erken olduğunu düşünen bazı fonlar, geçen hafta bazı banka ve holding
hisselerinde alımlarını fiyatları sert bir şekilde yukarı çekerek
yoğunlaştırırken ABD Merkez Bankası (FED) önderliğinde 6 önemli merkez
bankasının piyasalara yönelik likidite sağlayan operasyon kararı ve 9
Aralık'taki AB liderler zirvesinde çok önemli bazı kararlar
beklendiğinin ifade edilmesiyle borsalar sert bir şekilde yukarı ivme
kaydettiler.
Swap hamlesi Avrupa ve ABD borsalarında doping etkisi yaparken 48 bin
puana kadar gerileyen borsada yabancı yatırımcıların swap haberini
erken haber alarak alıma geçmeleri kısa süreli bir ralli havası
oluşturdu. Hafta içinde 54 bin puan sınırında satışlar gelse de dış
borsalarda 9 Aralık beklentisinin devam etmesi şimdilik bu yükselişin
düzeltmesini geciktirmiş oldu. 9 Aralık'taki toplantıdan bazı önemli
kararlar çıkması bekleniyor. Bu kararlardan bazıları şöyle: Avrupa'nın
üç bölgeye ayrılarak güçlü, güçsüz ve yeni ülkelerden oluşan
sınıflandırmaya giderek borç krizinde en önemli çözüm olarak görünen
ortak tahvil olmasa da mali durumu daha güçlü olarak görünen Almanya,
Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Finlandiya gibi ülkeleri birinci
kategoriye alarak bu ülkeler için bir ortak tahvil oluşturulması söz
konusu olabilir. Diğer iki sınıfta ise uyulması gereken kriterler
sıkılaştırılarak bu ülkelerin bütçeleri dahil olmak üzere birçok
konuda AB kararlarına uyulması gibi bazı kritik konularda kararlar
alınması bekleniyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB), FED gibi bir role
soyunması konusunda ise önemli anlaşmazlıklar bulunuyor.
Sonuç olarak piyasalar kasım ayı boyunca aşağı yönlü bir seyir
izlemişlerdi. Son haftada alıcıların yeniden görünmesi ve borsaların
toparlanmasının geçici olup olmaması erken başlayan rallinin ocak
ayının ortalarına kadar sürüp sürmeyeceği çok bilinmeyenli denklem
gibi, ancak 48-60 bin aralığındaki bantta dalgalanmaların süreceği
şimdilik en kuvvetli senaryo olmaya devam ediyor. Önümüzdeki hafta
aşağı dalgalanmalarda 9 Aralık beklentisi nedeniyle hafta içinde alım
fırsatları da doğabilir, zira harekete katılmayan onlarca şirket var.
Ancak 9 Aralık toplantısı öncesi risk almak istemeyenler satışa
geçebilirler.
Euro/dolar paritesi yukarı gitmekte zorlanıyor
Avrupa'nın borç krizini atlatmaya çalıştığı ve 9 Aralık'ta Brüksel'de
yapılacak belki de tarihinin en önemli toplantısı öncesi Euro/dolar
paritesi yukarı gitmekte zorlanan bir görüntü veriyor. Hafta içinde
piyasaların başta ABD Merkez Bankası (FED) olmak üzere 6 önemli merkez
bankasının katılımıyla gerçekleştirdikleri swap faizlerini 100 baz
puandan 50 puana kadar indiren ve bu işlemi 1 Şubat 2013'e kadar
uygulama kararları sonrası 1.35 seviyelerini aşan Euro/dolar paritesi
ABD Hazine Bakanı Geithner'in açıklamaları sonrası yeniden 1.33'ler
seviyesine geriledi. Euro'nun zayıf görüntüsünün 9 Aralık'taki
toplantı öncesinde belirgin bir hal almasının altında, bundan önceki
liderler buluşmalarından ya da toplantılardan çok somut sonuçlar elde
edilememesi etkili olmuştu. Ancak bu zirvede AB'nin üç parçaya
ayrılarak güçlü-güçsüz ve yeni ülkeleri sınıflandırarak, bütçe
kararlarını AB'nin tek başına vereceği yeni bir yapının oluşturulması
ve Merkel'in karşı çıktığı ortak tahvil yerine güçlü ülkelerin süper
tahvilleri gibi bir tahvil oluşturulması kararı bekleniyor. Ayrıca
Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) yapısı konusundaki tartışmaların bu
toplantıda önemli yer alması bekleniyor.
Sonuç olarak liderler zirvesi bir beklenti. Euro 2012'ye girilirken
oldukça zayıf bir görünüm arz ediyor ancak yine de 1,31-1,29
seviyelerinin altına da henüz gelmedi. AB borç sorunu ve hantal
yapısını sürdürmeye devam eder, siyasi beceriksizliklerinde ısrar
ederse zayıf kalmaya devam eder. Bu süre zarfında dolar ABD
ekonomisinin toparlanmayı sürdürmesi ve likiditenin daralması, Avrupa
bankalarının zorda olması sebebiyle 1,30'ların altına gelirse 2012 ilk
çeyreğinde 1,25 seviyelerini test edebilir. 1,42 bu 4-5 aylık süre
içinde paritenin görebileceği en yüksek seviye olabilir.
Selim Işıklar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder