31 Ocak 2011 Pazartesi

Denge arıyoruz, 17 bin puanlık marj var

Son yılların en çok kazandıran fon yöneticisinden borsada çöküşün analizi.

BARIŞ ERKAYA
HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ

Borsada hızlı çöküş ve sonu gelmek bilmeyen satışların ardından, en çok merak edilen soru, "Bu borsa daha ne kadar düşecek, ne zaman tekrar toparlanacak" oldu.
Son yılların en çok kazandıran fonunun yöneticisi olan Strateji Menkul Değerler Fon Müdürü Bülent Topbaş, HABERTURK.COM'a konuştu...

PİYASALARIN BÜNYESİ ZAYIFLADI
Merkez Bankası'nın aldığı kararların finansal piyasaların bünyesini zayıflatıp kırılgan hale getirdiğine dikkat çeken Topbaş, bu zayıflayan bünyenin de spekülasyonlara daha açık hale geldiğini söylüyor.

Merkez Bankası'nın yaptığı açıklamaların çok kritik olduğunun altını çiziyor Topbaş. Artık borsanın Avrupa ve Mısır'dan gelen haberlere çok daha hassas hale geldiğini savunan Topbaş, "Bu yıl buna alışmak zorundayız. Çünkü borsada bu yıl dalgalanma bandı çok ciddi oranda artacak" diyor.
Aynı şeyin döviz için de geçerli olacağını belirten Topbaş, "Zaten bankalarla ilgili kötü bir beklenti vardı. Merkez'in kararlarının ardından faiz hızla yukarı çıkınca, bankaların sabit getirili menkul kıymet portföylerinden de ciddi zararlar yazabileceği beklentisi üzerine eklendi. Bu da hisse senetlerine yansıdı" diye devam ediyor.

ENDEKSTE KRİTİK NOKTA
Yılbaşından bu yana global bazda yaşanan bir hareketin uzantısı olarak İMKB'den yabancı çıkışı gerçekleştiğini hatırlatan Topbaş, borsada gelinen noktanın çok kritik olduğunun da altını çiziyor.

Bu arada bir hatırlatma yapmakta yarar var: Borsa son satışlarla birlikte 200 günlük ortalamasına gelmiş durumda. Üstelik dış piyasalarda da satışlar artıyor.

SICAK PARA GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDEN ÇIKIYOR
Peki global bazda gelişmekte olan ülkelere ilişkin hareket nedir?

Topbaş, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin sıcak ekonomiyi soğutma politikalarının global bazda gelişmekte olan ülkelerden yatırımcı kaçışını, gelişmiş ülkelere doğru yönelişi beraberinde getirdiğini söylüyor. Yani Türkiye de yılbaşıyla birlikte zaten bu hareketten nasibini aldı.

MERKEZ'LE DAHA DEGATİF AYRIŞTIK
Türkiye'nin bu ülkelerden daha negatif ölçüde ayrışmasını ise Topbaş Merkez'in sıkı politikalarına bağlıyor. Bu durumu bir "handikap" olarak adlandıran Topbaş, Merkez Bankası'nın da bunun içinden çıkmaya çalıştığını, fakat Merkez'in de bazı politikaları uygulamak zorunda olduğunu belirtiyor.

Peki borsada gelinen 62 binli seviyeler ne kadar kritik ve bu seviyenin altında borsanın gidebileceği ilk nokta neresi?
Bu kritik seviyede özellikle bankalara gelen alımların önemli olduğuna dikkat çeken Topbaş, bu seviyelerin kırılması halinde aşağıda 58 bin 500 seviyelerinin, yani 60 binin altının sözkonusu olacağını öngörüyor.

SEPET 2'NİN ÜZERİNE ÇIKARSA FIRSAT DÖNEMİ BAŞLAR
Dövizde ise sepetin geldiği seviyenin çok önemli olduğunu hatırlatan Topbaş, "Döviz sepeti 1.9'a geldi. 2'nin üzerini aşarsa işte o zaman fırsat dönemi başlayacaktır piyasalarda" diyor.

YENİ DENGE ARAYIŞI
Aslında Topbaş'a göre piyasalarda yaşanan tüm hareketlerin sebebi yeni bir denge arayışı. Yeni para politikasına göre piyasa denge noktasını bulmaya çalışıyor. Ki geldiğimiz bu noktalar da Topbaş'a göre artık denge noktaları. Bundan sonra Merkez Bankası kredi talebine bakacak ve politikalarının etkili olup olmadığını takip edecek. Eğer politikaların etkili olduğunu görürse o zaman belki bir parasal gevşeme uygulayabilir ki bu piyasalar açısından iyidir.
Merkez'in yeni politikalarının en önemli sebeplerinden biri çok hızlı artan kredi talebi. Fakat bütün dünyada şöyle bir gerçek vardır ki, faizin çok hızlı düştüğü ülkelerde kredi talebi her zaman hızlı artmıştır. Fakat kur çok yukarı çıkarsa o zaman kredi talebi muhakkak bundan etkilenecektir.

17 BİN PUANLIK MARJ
Bu yıl artık borsada 17 bin puana yakın bir dalgalanma bandı oluşacak. Ben bu dalgalanmanın 58 bin-75 bin bandı olacağına inanıyorum.

Borsa nereye gidiyor?

Piyasalar haftaya sert satışla başladı, endeksteki kayıp yüzde 2'ye ulaştı, dolar 1.61 TL'yi aştı!

Piyasalar haftaya sert satışlarla başladı. Ortadoğu'nun siyasi ateşi piyasaları da sarmış durumda. Cuma günkü yüzde 3'e varan kaybın ardından hisse senetleri piyasasında 62 bin ve 62 bin 500 seviyeleri yakından takip edilmeli demiştik. Bu kapsamda haftaya Arap ülkelerinde yaşanan gelişmelerin de etkisiyle sert satışla başlayan borsada kayıplar derinleşiyor. Öte yandan dolar kurunda artış bugün de sürüyor.

İMKB saat 10:10'da yaklaşık yüzde 1.63 kayıpla 62 bin 300 seviyesinden işlem görüyor. Dolar/TL kuru ise 1.61 TL'nin üzerinde seyrediyor. Euro ise 2.20 TL'ye dayanmış durumda. Tepki alımlarıyla cuma günü yükselişe geçebilir dediğimiz altın fiyatları ise 1.337 dolar seviyesine çıktı. Ortadoğu'daki risklerin artması altının yükselişini önümüzdeki günlerde destekleyebilecek.

Piyasalarda düşüş sürerse 61 bin seviyesi yakından takip edilmeli. Bu seviyeler zaten iskontolu olan İMKB'ye alım getirebilir. Endeks dolar bazında son beş ayın dip seviyesinde bulunuyor. Uzmanlar bu seviyelerin alım için fırsat olarak kullanılabileceğini ifade ediyor.
Dolarda ise 1.61 seviyesi aşılsa hatta 1.65 görülse bielle bu seviyelerin kalıcı olması beklenmiyor. Yine bu seviyelerin kâr realizasyonu için uygun fiyatlar olduğu ifade ediliyor.




"61 BİNDEN TEPKİ GELECEK"
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Onur Mutlu son gelişmeleri değerlendirdi:
"Körfezden Türkiye'ye önemli sermaye girişi vardı ve ileride artması da söz konusuydu. Ortadoğu'da meydana gelen tepkilerin Doğu'ya kaymasına yönelik piyasalarda tepki oluştu. Diğer yandan Türk hisseleri gelişmekte olan diğer ülkelere göre daha iskontolu. İlk destek seviyeleri 61 bin civarı. Bu seviyelerden tepki alımlarının gelebileceğini öngörüyorum. Dolar bazında hisse senetleri hızlı değer kaybediyor. Yurtdışı piyasalara bağlı bir zayıflık oluşması sözkonusu. Nisan-Mayıs gibi daha iyi bir piyasa bekliyoruz.
Endekste dolar bazında baktığımızda endekste 5 ay önceki seviyeye geriledi. Bu anlamda zaten iskontolu olan piyasanın iskontosu iyice arttı. Endeks düşüş sürerse 61 bine gerileyebilir. Nisan mayıs gibi 65 bin-67 bin 500 bin seviyeleri test edilebilir. Ayrıca dolar tarafına bakarsak 1.60 TL seviyeleri dolar kuru açısından üst sınır kabul edilebilir. 1.65'e de gidebilir fakat kalıcı bir seviye olmaz."


"BEKLE-GÖR ZAMANI"
YF Menkul Değerler Müdürü Yardımcısı Tuncay Turşucu ise şunları aktardı:
"Kur ve faiz hareketleri hala çok sert ve orada taşlar yerine oturana kadar yorum yapmak zor. Endekste 62 bin 300 bugün için güçlü bir destek. Şu anda bunun altındayız fakat kapanış bunun altında olursa 61 bine doğru düşüş sürecek. Piyasaların en önemli sıkıntı faiz ve kurlarda görülen dalgalanma! Dolar/TL kurunda ise 1.64-1.65 seviyesi izlenmeli. Dolar yatırımcısı bu seviyelerden risk almamalı. Hisse senetleri piaysasında bekle-gör politikası uygulanmaı. Ne zaman faiz ve kurda yatay hareketlerde dengeli bir görünüm oluşur o zaman risk alınabilir. 61 binli seviyeler ise o günkü algılamalarla tekrar gözden geçirilmeli. Endekste ralli şeklinde bir tepki olacağını beklemiyoruz. Tepkilerin uzun soluklu ve kalıcı olmasını beklemiyoruz. Olursa 63 bin 200 bin izlenmeli."

30 Ocak 2011 Pazar

Borsada yabancı çıkışı sürecek mi?

Yıl sonu kârları, temettü ve sermaye artırımlarının gündeme geldiği kış mevsiminde sanayi şirketleri prim yapıyor.
Son 6 yılın verilerine göre yatırım araçları içerisinde borsa, borsada da sanayi hisseleri öne çıktı. 2009 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 4.2 daralan sanayi sektörü, 2010 üçüncü çeyrekte toparlanma göstererek 2009 yılının aynı dönemine göre yüzde 8.7 büyüdü.

Borsadaki sanayi hisseleri ise 2010 Aralık- 2011 Ocak döneminde yüzde 10 getiri sağlarken, son 6 yılın kış dönemindeki ortalama getirisi yüzde 9.21 oldu. Son 6 yılda sadece 2008 yılındaki krizde yüzde 6.6 kaybettiren sanayi hisseleri 2009 yılında toparlanma sürecine girdi. Asıl yükseliş 2010 yılı kışında yaşanırken, 2011 yılının ilk ayında da yüksek getiriler yakalandı.

"Her yılın kendine özgü şartları vardır” dip notu ile geleneksel olarak İMKB’nin alışıla gelen bir seyri vardır. Buna göre ocak ortası gibi kâr satışları gelir, sonrasında bahar hareketi, yaz durgunluğu ve sonbahar ile birlikte yıl sonu çıkış hareketi gibi geleneksel bir seyirden söz etmek mümkün. Bu yıl da bunun yaşandığını görüyoruz. Şubat sonuna kadar borsada olası satışların karşılanması mart ayında endeksin bahar hareketi yaşamasına neden olabilir.

İsabetli seçimler önemli

2011 yılında sanayi hisseleri daha fazla gözde olacak. Mali sektör hisseleri portföylerde yer alacak olmasına rağmen, sanayi sektörüne yönelimler artacak. Sanayide de isabetli seçimler önem kazanacak. Yüksek temettü ödeyen, kârlı sektör hisseleri gözde olacak. Demirçelik, otomotiv, telekomünikasyon, petrol dikkat çeken sektörler arasında yer alıyor. Borsadaki düşüşler alım fırsatları yaratıyor. Endekste yaşanan dalgalanmalar, yatırım fırsatı için uygun alım seviyeleri verecek.

Yabancı çıkışı sürecek mi?

28 Ocak’ta Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kararların alındığı günden bugüne kadar kısa vadeli olabileceğinden şüphe edilen gecelik ya da çok kısa vadeli hesaplarda ciddi çıkış olduğunu belirtti. Babacan, "Kısa vadeli giriş çıkışlarda ısrar etmeye çalışanların bilhassa Türkiye'den uzak durmaya başladığını müşahede etmiş durumdayız. Bu önemli bir gelişme" derken bankacılar da kısa vadeli yabancı para miktarının 5 milyar dolar azaldığını belirtiyor.

Merkez Bankası'nın faiz indirimi ve munzam karşılık oranlarını yükseltmesi yabancı yatırımcının tavrını etkilemiş görülüyor. Hisse senetleri ve bonoda satışlar görülürken buna karşılık döviz kurlarında yükseliş görüldü. Bir süredir İMKB’deki yabancı payında düşüş görülüyordu. Düzenli olarak gerileyen yabancı payına, kârlılık ve döviz kurlarının yükselmesi bugünlerin sinyalini vermişti.

Ekonomi yönetiminin son karar ve açıklamaları piyasaları olumsuz etkilerken son yıllarda alışılagelen tavırlarından da biraz farklı. "Farklı bir tavır aldık" diyen Mehmet Şimşek Davos’ta yaptığı açıklamada, “İlk defa sıcak para konusunda farklı bir tavır alıyoruz. İstihdam yaratacak, katma değer yaratacak yatırımların peşindeyiz. Tedbirler çalışıyor” dedi.

Türkiye’ye ilgi gösteren yabancı sermayenin yapısı değiştirilmek isteniyor. Sıcak para ekonominin zirve yaptığı 2007 yılının oldukça üzerinde. Türkiye’nin not artışı beklendiği ve yatırım yapılabilir seviyeye yükselme beklentisinin çok üst düzeyde olduğu bir ortamda kısa dönemli yabancı yatırımcının çıkışı çok anlamlı değil.



28 Ocak 2011 Cuma

Koç borcunu erken ödeyecek

Koç Holding, 21 finans kuruluşunu kapsayan konsorsiyum ile imzalandığı kredi sözleşmesi kapsamındaki borçlarının 8 milyon dolar ve 100 milyon 500 bin avro tutarındaki bölümünü erken ödeme ile kapatacak.

Koç Holdingin Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan açıklamasında, 23 Aralık 2009 tarihli özel durum açıklamasıyla duyurulan kredi sözleşmesi üzerinde yerli ve yabancı finans kuruluşlarını kapsayan konsorsiyum ile yapılan görüşmeler sonucunda alınan kararlara yer verildi.

Kredinin 8 milyon dolar ve 100 milyon 500 bin avro tutarındaki bölümünün vadeleri beklenmeksizin 28 Ocak 2011 tarihinde erken kapatılacağı kaydedilen açıklamada, vadeleri değişmeksizin kalan 112 milyon dolar tutarındaki bölüm için LIBOR artı yüzde 3,25 olan yıllık faiz oranının LIBOR artı yüzde 2,25, 111 milyon avro tutarındaki bölüm için ise EURIBOR artı yüzde 2,75 olan yıllık faiz oranının EURIBOR artı yüzde 1,75 olarak yeniden belirlendiği belirtildi.

Yeni faizsiz enstrüman geliyor

Faize duyarlı yatırımcıya yönelik finansal enstrümanlara bir yenisi daha ekleniyor.
Merkez Bankası'nın Uluslararası İslami Likidite Yönetim Kuruluşu'yla (IILM) imzaladığı anlaşma, başta katılım bankaları olmak üzere ilgili kuruluşlara yeni fırsatlar sunacak. Sisteme dâhil olmak isteyen banka, Merkez Bankası aracılığıyla IILM'den kira sertifikası benzeri menkul kıymet alacak.

Merkez Bankası, finans sektörünü kaynak sıkıntısından kurtaracak önemli bir adım attı. Katılım ve mevduat bankaları için yeni bir faizsiz enstrüman devreye giriyor. International Islamic Liqudity Management Corporation (IILM) ile katılım bankaları kendi çalışma usul ve esaslarına uygun olarak likidite temin edebilecek. Faize duyarlı olarak çalışan bu kuruluşlar nakit paraya ihtiyaç duymaları halinde kira sertifikası benzeri enstrümanları ellerinden çıkararak Merkez Bankası'ndan nakit para temin edebilecek. Sisteme dâhil olmak için bankaların Merkez aracılığı ile Uluslararası İslami Likidite Yönetim Kuruluşu'ndan (IILM) sukuk benzeri menkul kıymet alması gerekiyor. 13 üye Merkez Bankası'nın üyesi olduğu IILM ile faizsiz sistemde çalışan bankalar nakde ihtiyaç duymaları halinde ellerindeki enstrüman karşılığında likidite temin edebilecek.

Katılım bankalarının böyle bir sisteme ihtiyacı olduğunu aktaran Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz, faize duyarlı finans kuruluşlarının ellerinin güçleneceğini kaydetti. Mevduat bankalarının Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) sayesinde sıkıntı yaşamadığını aktaran Akyüz, "Bizim nakit paraya ihtiyacımız olduğunda para alabileceğimiz herhangi bir mekanizma yok. Yeni sistem sayesinde elimizdeki menkul kıymetleri verip nakit alabileceğiz. Bankalar nakde sıkışabilirler, bu mekanizma bizim için ihtiyaç halinde nakit para sağlama mekanizması oluşturacak." dedi. Merkez Bankası geçen hafta bu kapsamda Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile TKBB üyelerine İstanbul'da bilgilendirme toplantısı yaptı. Toplantıya katılanlara yapılan sunumda piyasa yapıcılığı için son tarihin 15 Şubat 2011 olduğu hatırlatıldı. Türk Lirası olarak ihraç edilen bu kâğıtları teminata da kabul edilecek. Bu kâğıtlar uluslararası piyasalarda da itibar görecek. IILM'in üyeleri arasında Malezya, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra Avrupa'dan da Lüksemburg yer alıyor. Merkez Bankası tarafından finans kuruluşlarına yapılan sunumda, fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarın sağlanması ve korunmasının önemine dikkat çekilerek katılım bankalarının likidite yönetiminin güçlendirilmesi için faizsiz enstrümanların oluşturulmasının gerekli olduğunun altı çizildi. Merkez Bankası'nın bankalara verdiği bilgilere göre İslami kurallara uyumlu her türlü finansal ve finansal olmayan varlık, varlık havuzuna kabul edilebilecek. Bu varlıklar karşılığında ihraç edilecek enstrümanların: AAA nota sahip olması, herkesin kolayca anlayıp kabul edeceği şekilde olması, küçük hacimlerde düzenli ihraç edilmesi, küresel olarak kabul edilerek alınıp satılabilmesi ve çeşitli vadelerde olması gerekiyor.



ERCAN BAYSAL - ZAMAN

İMKB'de sert düşüş yaşanıyor

Yurtiçi ve yurtdışı piyasalardaki olumsuz hava İMKB'ye de yansıdı. Endeks 64 bin puanın altına geriledi.
Yurtiçi piyasada faiz ile hisse senedi cephesinde zayıf tablo sergilenirken, Dolar/TL tarafında ise yukarı yönlü güçlü duruş sürüyor. Güne 309 puan düşüşle 64.728 puandan başlayan İMKB’de satış baskısı hakim. Yabancı çıkışı yaşanan bono piyasasında ise gösterge faiz yüzde 8 seviyesini test etti. Dolar/TL 1.59’un üzerinde.

Merkez Bankası’nın kısa vadeli önlemleri sonrası para çıkışının yaşandığı yurtiçi piyasada, dün Bakan Babacan’ın “alınan kararlar yeterli olursa yeni adımlar atılmayacağını” açıklaması kafaları biraz daha karıştırdı.  Tahvil-bono piyasasındaki yabancı çıkışı, hisse senetleri tarafına da baskı yapıyor.  Merkez Bankası önlemleri, özellikle bankacılık hisselerinde volatil görünüm yaratırken, buna bağlı olarak da Ulusal-100 Endeks’te yükseliş denemeleri zayıf kalıyor.

Şu ana kadar en yüksek 64.728 puanı test eden Bileşik Endeks, satışlarla da 64.397 seviyesine geriledi. Ulusal-100, saat 10:18 itibariyle 64.095 (-943) puanda yer alıyor. İşlem hacmi ise 335 milyon lira ile sınırlı.

Dün Bakan Babacan’ın açıklamalarıyla bir ara gevşeyen faizlerde yön yeniden yukarı döndü. 7 Kasım 2012 vadeli gösterge tahvilde bileşik getiri bugün yüzde 8 bölgesine geldi. Gösterge faiz şu sıra yüzde 7.97’den işlem görüyor.

Dolar/TL tarafında ise yukarı yönlü güçlü duruş devam ediyor. Dolar bu sabah itibariyle 1.59’u aşmış durumda. Bankalararası piyasada en iyi alış/satış 1.5880/1.5930 düzeyinde. Euro/TL ise 2.1775 seviyesinde işlem görüyor.

Ülker’den borsada büyük operasyon

Murat Ülker, Yıldız Holding’in yüzde 87 oranında iştiraki olduğu Gözde Finans’ın kasasına cebinden 140 milyon lira koyma kararı aldı. Şirket bugün borsaya yaptığı açıklamada kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi kapsamında sermayenin 140 milyon lira artırılarak 35 milyon liradan 175 milyon liraya yükseltileceğini bildirdi. Yapılan açıklamada artırımda rüçhan haklarını kısıtlanacağı vurgulandı. Yani bedelli sermaye artırımında hisseler bir kişi ya da tüzel kişiliğe devredilecek. Sermaye artırım sonrası ise kurumun risk sermayesi şirketine dönüştürülmesi öngörülüyor. TMSF’den Fon Finansal Kurulama’nın satın alınmasıyla Ülker Grubu bünyesine giren şirket daha sonra halka açık diğer şirketle birliştirilip, Kuveytliler’e satılmıştı. Dünyayı saran global krizin korkusuyla Kuveytli'ler şirketi yeniden Ülker Grubu’na iade etmişti. Şirketin ismi daha sonra Gözde Finans olarak değiştirildi ama ömrü çok uzun olmadı. Murat Ülker şimdi bu şirketi private equity şeklinde bir yapıya dönüştürmeyi planlıyor. 

BORSAGUNDEM.COM

Ereğli'den bedelsiz sermaye artırımı

Ereğli Demir Çelik'ten yapılan açıklama;
Şirketimiz Yönetim Kurulu, 25.01.2011 tarih ve 9071 sayılı Kararı ile halihazırda 1.600.000.000,- TL olan çıkarılmış sermayemizin, 5.000.000.000,- TL tutarındaki kayıtlı sermaye tavanımız içerisinde kalınmak ve geçmiş yıllar karlarından karşılanmak üzere, % 34.375 oranında, 550.000.000,- TL arttırılarak 2.150.000.000,- TL'ye yükseltilmesine, söz konusu sermaye artırımı nedeniyle oluşacak payların mevcut pay sahiplerine Şirketimiz sermayesine iştirakleri oranında bedelsiz olarak kayden dağıtılmasına ve konu ile ilgili işlemlerin ifası için Genel Müdürlüğün yetkili kılınmasına karar vermiştir.

Kiler hisseleri borsada

Şirket hisselerinin Borsa'da işleme başlaması dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Kiler Holding Perakende Grubu Başkanı Ümit Kiler, uzun bir süredir Kiler'in halka arzı için çalıştıklarını belirterek, aile şirketlerinin kurumsallaşmasının ciddi efor gerektirdiğine dikkati çekti.

Başarılı bir halka arz gerçekleştirmeyi istediklerini ve bu hedeflerine ulaştıklarını ifade eden Kiler, yurtdışı yatırımcıların ilgisini hayretle izlediklerini, mağazalarında da müşterilerinin Kiler'e ortak olması için çaba sarf ettiklerini anlattı.

Kiler, zorlu ve yorucu sürecin ardından bugün şirket hisselerinin İMKB'de işlem görmeye başlayacağını belirterek, ''Yatırımcının bize olan güvenini boşa çıkarmayacağız'' dedi.

İMKB Başkanı Hüseyin Erkan da, halka arzlarda bu yıla hızlı başladıklarını belirterek, Ocak ayını 4 halka arzla tamamlayacaklarını söyledi.

Geçen yıl 23 şirketin halka arz edildiğini anımsatan Erkan, hisse senedi tarafında 3,5 milyar lira fon toplandığını belirtti.

Bu yıl halka arzlara destek amacıyla kotasyon ücretlerinde indirim yaptıklarını hatırlatan Erkan, bu indirimin şirketleri halka arza teşvik etmesini beklediklerini söyledi.

Kiler Alışveriş'in halka arzına ilişkin bilgileri de paylaşan Erkan, şirketin yüzde 15'inin halka açıldığını, piyasa değerinin ise 821 milyon 182 bin lira olduğunu bildirdi.

Erkan, Kiler Alışveriş'in halka arzıyla 12 bin yeni yatırımcının piyasaya girdiğini belirterek, bunun da yatırımcıların ilgisinin artması anlamına geldiğini söyledi.

Erkan, Türkiye'nin gözde piyasalardan biri olduğunu ifade ederek, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasasını yakından izlediklerine tanık olduğunu anlattı.

Konuşmaların ardından Kiler Alışveriş hisseleri, Ümit Kiler, Nahit Kiler ve Hüseyin Erkan'ın gongu çalmasıyla İMKB'de işlem görmeye başladı.

İMKB'de yükseliş başlıyor

Son 4 iş gününde oluşan 64.400-66.350 bant aralığındaki dip çalışması kısa periyotlarda olumlu gelişiyor. Arada oluşan 2 bin puanlık seyir, son 3 saatte oluşan flama formasyonu ile yukarı geçilebileceğini ve bu kırılmanın da günün ikinci yarısında olabileceğini göstermekte. 

Dip çalışmasının oluştuğu 66.350-66.400 yukarı geçilmesi ile hedef önümüzdeki günlerde 68.500 seviyesi olarak gelişebileceğini tahmin etmekteyiz. Kırılmanın başlaması 66.350 üzerinde günün ikinci yarısındaki performans ile netleşmiş olacaktır. 

Halil REÇBER/ Anadolu Yatırım Stratejisti

26 Ocak 2011 Çarşamba

İhlas ve Bayındır madencilik birleşecek

Bayındır Madencilik ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu, İhlas Madencilik A.Ş'nin şirkete katılması suretiyle birleşmeye karar verildiğini duyurdu. 

Bayındır Madencilik'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, şirket yönetim kurulunun bugünkü toplantısında, Türk Ticaret Kanunu'nun 451'inci ve Sermaye Piyasası Kanunu ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri: I No: 31 sayılı tebliği hükümleri çerçevesinde İhlas Madencilik A.Ş.'nin, şirkete katılması suretiyle birleşmesine, birleşmenin şirketlerin Sermaye Piyasası Kanunu'nun ilgili düzenlemelerine göre hazırlanan 31 Aralık 2010 tarihli bilançoları üzerinden ve İhlas Madencilik A.Ş'nin 31 Aralık 2010 tarihli bilançosunun tüm aktif ve pasiflerinin bir kül halinde şirkete devrolunması suretiyle gerçekleşmesine karar verildiği bildirildi. Toplantıda ayrıca, devir dolayısıyla İhlas Madencilik A.Ş. ortaklarına verilecek pay miktarının tespitinde Sermaye Piyasası Mevzuatı'nda öngörülen uzman kuruluş raporu ve yetkili mahkemece atanacak bilirkişiler tarafından düzenlenecek raporların esas alınmasına, bilirkişi tayini için ilgili Asliye Ticaret Mahkemesine başvuruda bulunulmasına karar verildiği de kaydedildi. 

Birleşmeye ilişkin olarak İhlas Ev Aletleri İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'den KAP'a gönderilen yazıda da, şirketin bağlı ortaklıklarından İhlas Madencilik A.Ş'den gelen ve benzer bilgilerin bulunduğu açıklamaya yer verildi.

25 Ocak 2011 Salı

Şirketlerin bedelsiz verme potansiyelleri

Borsada işlem gören şirketlerin bedelsiz verme potansiyelleri şöyle:

ŞİRKETLERİN BEDELSİZ VERME

POTANSİYELLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

Bedelsiz potansiyeli yüksek 9 hisse

Gedik Yatırım araştırma Uzmanı Tuğba saygın, bedelsiz hisse dağıtım potansiyeli için önce şirketin kayıtlı sermaye sisteminde olup olmadığına bakılması gerektiğini hatırlatıyor. Bu sistemde olan şirketlerin 5 yıl içinde kayıtlı sermaye tavanına ulaşma süreleri bulunuyor. Saygın “Böylece sadece yönetim kurulu kararıyla bedelsiz sermaye artırılabilir” diyor. 

Tuğba Saygın, yatırım kararında bedelsiz hisse dağıtım potansiyelinin tek başına yeterli bir kriter olmadığını, diğer unsurların da göz önüne alınması gerektiğini belirtiyor.


Galata menkul Değerler Araştırma Müdürü Polat Yaman’a göre, şirketlerin bedelsiz potansiyelini hesaplayabilmek için geçmiş yıl kar- zararları, değer artış fonları, net dönem karı, sermaye düzeltmesi farkları kalemlerine ve bu rakamların toplamının ödenmiş sermayeye oranına bakılması gerekiyor. Yaman “ şirketin geçmiş yıllarda yaptığı sermaye artırımları da gözden geçirilmeli. Bedelsiz potansiyeli, yatırım yapmak için önemli. Ancak tek kriter olmamalı” diyor.

Bedelsiz sermaye artırımında hisse fiyatı düşse de aynı oranda hisse adedinin arttığını hatırlatan Yaman, yatırımcının lot sayısının artmasından memnun olduğunu ve psikolojik olarak da bundan olumlu etkilendiğini belirtiyor. Analistler, 2010 yılı bilançoları borsaya gelmeden önce bedelsiz potansiyelini dikkate almak isteyen yatırımcılar için 9 hisse belirledi. Bu hisselerin borsadaki fiyatlarını da analiz eden uzmanlar, sadece 5’inin alıma uygun olduğunu düşünüyor. Diğer 4’ününse fiyatı izlenmeli ve geri çekilmelerde oluşacak potansiyele göre hareket edilmeli.

Tüpraş: 2010/9 aylık dönemde satışlarını yüzde 27 , net karını ise yüzde 10 oranında artırmayı başardı. Aynı başarıyı yılın son çeyreğinde de sürdürdüğünü tahmin ediyoruz. Global toparlanmanın bu yıl da Tüpraş7ın satışlarına olumlu katkısının sürmesini bekliyoruz. Ayrıca fuel oil dönüşüm projesi için 2.3 milyar liralık yatırım teşvik belgisinin onaylanması da şirkete olumlu katkı yapacaktır. Tüpraş’ın 2010 yılını 850 milyon TL karla kapattığını tahmin ediyoruz. Bu doğrultu da da hissede yüzde 250 bedelsiz potansiyeli öngörüyoruz. Tüpraş hisselerinde 46 TL hedef fiyatla yüzde 7 yükselme potansiyeli öngörüyoruz. Bedelsiz beklentileri hisse fiyatına bir miktar yansıdı. Ancak endeks performansı da önemli olduğu için hala potansiyel taşıyor. Bundan sonrası için şirket hisselerinde “endekse paralel getiri” bekliyoruz.

Bosch ev aletleri: 2010 /9 aylık dönemde satışlarını yüzde 5 artırdı.

Ancak kar marjlarındaki gerileme nedeniyle net dönem karı söz konusu dönemde yüzde 20 düşüş gösterdi. Sektördeki güçlü rekabetin şirketin karlılığına olumsuz etkisinin devam edeceğini düşünüyoruz. Ancak Bosch Ev Aletleri’nin 2010-2015 yıllara arasında yapmayı planladığı 300 milyon dolarlık yatırım, verimliliği artırırken karlılığı yukarı çekebilir. Bu yatırımda teşviklerden faydalanılacak olması olumlu Şirketin 2010 yılını 200 milyon TL kar ile kapattığını tahmin ediyoruz. Hissede yüzde 200 bedelsiz potansiyeli öngörüyoruz. BoschEv aletleri hisselerinde 145 TL hedef fiyatla yüzde 7 yükselme potansiyeli öngörüyoruz. Bedelsiz beklentileri hisse fiyatına bir miktar yansımış olsa da “endekse paralel getiri” bekliyoruz.

Migros: 2010/9 aylık dönemde hem satışlarını hem de karlılığını yüzde 10’a yakın artırdı.hatırlanacağı gibi Migros, geçen aralık ayında Ege Bölgesinde faaliyet gösteren “Amaç ve Adres şirketlerini devralmıştı.

Ayrıca Greens’in 9 mağazasını satın almak için sözleşme imzaladı. Şirketin daha agresif bir politika izleyerek önümüzdeki yıllarda organik ve inorganik büyümeye devam etmesini ve Pazar payını artırmasını bekliyoruz.

Migros’un 2010 yılını 120 milyon TL karla kapattığını tahmin ediyoruz.

Şirket hisselerinde yüzde 100 bedelsiz hisselerinde yüzde 100 potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda Migros hisselerinde 33 TL hedef fiyatla yüzde 4 yükselme potansiyeli öngörüyoruz. Uzun vade için alım tavsiye ederken, kısa vadede “endekse paralel getiri” bekliyoruz.

İzocam: 2010 yılı 9 aylık dönemde hem satışlarını hem de karlılığını 2009’un eş dönemine göre yüzde 10’un üzerinde artırdı. Şirket, Gebze Kimya Organize Sanayi Bölgesi’nde arazi satın almak için taahhütmane imzaladı.

Bu gelişme İzocam’a uzun vadede önemli katkılar sağlayacaktır. Şirketin 2010 yılını 33 milyon TL karla kapattığını düşünüyoruz. Yüzde 120 bedelsiz potansiyeli öngördüğümüz hissede hedef fiyatımız 46 TL. yükselme potansiyeli ise yüzde 3. Ancak 2010 yılı için başarılı bilanço açıklamasını beklediğimiz şirket için başta bedelsiz potansiyeli olmak üzere olumlu beklentilerin yeterince fiyatlandırıldığını düşünüyoruz.



Brisa’da 47 kat bedelsiz potansiyeli var. Brisa: Şirketin 2010 yılı dokuz aylık net karı, 2009’un eş dönemine göre yüzde 110 yükselerek 35.1 milyon TL oldu. Geçen yılın dokuz aylık cirosu da 2009’un eş dönemine göre yüzde 24 yükselerek 692 milyon TL’ye çıktı.

2010 ilk dokuz aylık FAVÖK (finansman giderleri, amortisman giderleri ve vergi öncesi kar) ise yüzde 23 yükselişle 78 milyon TL’ye ulaştı.

Brisa’nın toplam satışlarının yüzde 74’ünü yurtiçi, yüzde 26’sını ise yurtdışı satışları oluşturuyor. Şirketin yurtiçi satışları 2010/9 aylık dönemde 2009’un eş dönemine göre yüzde 27, yurtdışı satışları ise yüzde 19 yükseldi. Ayrıca şirketin 2010/ 9 aylık bilançosuna göre özsermayesinde

352 milyon TL sermaye düzeltme farkı bulunuyor. Bunun üzerinden hesaplanan bedelsiz hisse dağıtım potansiyeli yaklaşık 47 kata tekabül ediyor. Bu arada Brisa hisseleri, İMKB ile kıyaslandığında son bir ayda borsanın yüzde 15, son üç ayda ise yüzde 33 üzerine performans gösterdi. Şirketin 2010 sonu itibariyle satış gelirlerinin 2009’a oranla yüzde 21 yükselerek

941 milyon , FAVÖK’ününse yüzde 1 artışla 105 milyon TL olduğunu tahmin ediyoruz. 2010 yılı net kar beklentimize 2009 karına oranla yüzde 11 artışla 44 milyon TL. Brisa hisseleri için 153 TL hedef fiyatla “endekse paralel getiri” öngörüyoruz.

Kartonsan: 2010 yılının dokuz ayında 13 milyon TL net kar açıklayan şirket, net karını böylece 2009’un eş dönemine göre yüzde 15 yükseltmiş oldu. Kartonsan’ın 2010’un dokuz aylık toplam satış geliri de yüzde 33 yükselerek 134 milyon TL’ye ulaştı. Söz konusu dönemde şirketin karton

satışları yüzde 29, hurda kağıt satışları ise yüzde 48 artış kaydetti.

Kartonsan’ın 2010 ilk dokuz aylık FAVÖK’ü 23 milyon TL’ye yükseldi.

2010’un dokuz aylık döneminde şirketin net nakit pozisyonu ise yılbaşına göre yüzde 59.3 oranında iyileşme gösterdi. 2010’da iyileşen net nakit pozisyonu ve cirodaki güçlü artışla dikkat çeken Kartonsan’ın (sadece sermaye düzeltme farkıyla) yaklaşık 33 kat bedelsiz hisse dağıtım potansiyeli bulunuyor. Şirket hisseleri, çarpan analizine göre yaptığımız değerlemede, sektördeki benzerlerine göre haifi primli işlem görüyor. Öte yandan, İMKB ile kıyaslandığında son bir ayda borsanın yüzde 38 son üç ayda ise yüzde 60 üzerinde performans gösterdi. Bu nedenle hissenin mevcut fiyat seviyelerinden alım önermiyoruz. Hisse 227 TL’ye kadar gevşeyebilir.

Bu seviyeler alım için izlenmeli.

Bagfaş: Şirketin 2010 yılı dokuz aylık net karı 2009’un eş dönemine göre yüzde 447 yükselerek 26 milyon TL oldu. Satış gelirleri ise 2009’un dokuz aylık dönemine göre yüzde 15 düşüşle 195 milyon TL’ye geriledi. FAVÖK, 2009’un eş dönemine göre yüzde 473 yükselerek 38 milyon TL’ye ulaştı.

2010’un dokuz ayında şirketin net nakit pozisyonu, yılbaşına göre yüzde

68.6 oranında iyileşmeyle 74 milyon TL’ye ulaştı. Bagfaş’ın 2010 yılında satış gelirlerinin 2009’a oranla yüzde 20 yükselerek 322 milyon TL’ye FAVÖK’ün ise yüzde 806 artarak 59 milyon TL’ye çıktığını tahmin ediyoruz.

2009 yılında 5 milyon TL zarar açıklayan Bagfaş’ın 2010 yılında ise 42 milyon TL net kara ulaştığını düşünüyoruz. Bagfaş’ın öz kaynaklarında yer alan 60 milyon TL (sermaye düzeltme farkı) ile yaklaşık 20 kat bedelsiz hisse dağıtım potansiyeli bulunuyor. Bu arada, şirket hisseleri İMKB ile kıyaslandığında son bir ayda borsanın yüzde 15, son üç ayda ise yüzde 15, son üç ayda ise yüzde 33 üzerinde performans gösterdi. Bagfaş hisseleri için hedef fiyatımız 190 TL yüzde 6 yükselme potansiyeli doğrultusunda “endekse paralel getiri” bekliyoruz.

Netaş: şirket, 2010 yılının ilk dokuz ayında 18 milyon TL net kar açıkladı. Bu kar, 2009’un eş dönemine göre yüzde 21 düşüşe işaret ediyor.

Netaş’ın 2010’un dokuz aylık toplam satış geliri ise yüzde 27 yükselişle

204 milyon TL’ye çıktı. 2010 yılı dönemine göre yüzde 18 düşerek milyon TL seviyesine geriledi. Sadece sermaye düzeltme farklarını göz önünde bulundurduğumuzda, Netaş’ta yaklaşık 15 kat bedelsiz hisse dağıtım potansiyeli bulunuyor. Çarpan analizine göre yaptığımız değerlemede Netaş hisseleri sektördeki benzerlerine göre hafif primli işlem görüyor. Hisse, İMKB ile kıyaslandığında son bir ayda borsanın yüzde 28, son üç ayda ise yüzde 80’in üzerinde performans gösterdi. Bu nedenle mevcut fiyat seviyelerinden alım önermiyoruz. Olası kar satışlarında ise yakından izlenmeli.

Konya Çimento: Şirketin 2010 yılı ilk dokuz aylık net karı, 2009’un eş dönemine göre yüzde 50 yükselişle 23.4 milyon TL oldu. Konya çimento’nun 2010 / 9 aylık cirosu’da yüzde 17 yükselerek 156 milyon TL’ye çıktı. 2010 yılı dokuz aylık FAVÖK ise 2009’un eş dönemine göre yüzde 55 yükselerek 28 milyon TL’ye ulaştı. 2010 yılının ilk dokuz ayında şirketin net nakit pozisyonu da yılbaşına göre yüzde 6.8 oranında iyileşme göstererek 138.6 milyon TL’yu buldu. Sadece sermaye düzeltme farklarını göz önünde bulundurduğumuzda, Konya çimento hisselerinde yaklaşık13 kat bedelsiz hisse dağıtım potansiyeli bulunuyor. Çarpan analizine göre yaptığımız değerlemede hisse sektördeki benzerlerine göre hafif primli işlem görüyor.

İMKB ile kıyaslandığında son bir ayda borsanın yüzde 94, son üç ayda ise yüzde 121 üzerinde performans gösterdi. Fiyatı çok yüseldiği için mevcut fiyat seviyelerinden alım önermiyoruz.

24 Ocak 2011 Pazartesi

Doğan'ın cezasına durdurma!

Doğan Gazete, daha önce aleyhine sonuçladığı kamuya açıklanan 725 bin TL’lik vergi aslı ve cezası ile ilgili olarak Danıştay’a yaptığı başvuruda, Danıştay itirazı kabul ederek yürütmenin durdurulmasına karar verdiğini bildirdi.

23 Ocak 2011 Pazar

Borsada ‘banka kârlılıkları düşecek’ paniği

Piyasanın lokomotifi banka hisselerinde kârlılığın düşeceği yönündeki beklentiler borsaya olumsuz yansıdı. Banka hisselerindeki satışlar durulursa endeks toparlanır.

Piyasalar açısından oldukça gergin günler yaşanıyor. Merkez Bankası’nın attığı adımlar, yurtdışında parite hareketleri, sıcak paraya karşı alınan önlemler... Yabancı satışlarının artabileceği ve yeni sürecin kurumsal yatırımcılar tarafından olumsuz algılanabileceği kaygılarına neden oldu.
Borsanın büyüklüğüne baktığımız zaman, piyasaların lokomotifi bankalar. Bilanço büyüklüğü, işlem hacmi, piyasayı etkileme gücü, endeks üzerindeki ağırlıkları gibi bir çok kritere göre bankalar öncü.
İMKB endeksi banka hisselerinin seyrine göre şekilleniyor. Ayrıca piyasaya yön veren yabancı yatırımcıların yoğun olarak portföyünde bulundurdukları ve alıp-sattıkları hisselerin başında banka hisseleri geliyor.
Endekste yaşanacak çıkış veya düşüş hareketinde bankalar başı çektiğine göre banka hisseleri piyasalar tarafından yakından izleniyor. Son yaşanan düşüşte olduğu gibi. Yabancıların piyasadan çıkmak istediklerinde ilk akla gelen adres bankalar olduğu için bankalara gelen satışların endeksi baskı altına almasını olağan karşılamak gerekir.

Satış baskısı var
Banka hisselerinin üzerinde satış baskısı görülmeye başladı. İlk açıklamalar hatırlanacağı üzere sektörün içinden yani BDDK Başkanı ve bazı önemli bankaların genel müdürlerinden gelmişti. “2011 yılında kârlılık düşüş kalacak” açıklamaları sektörün 2011 yılına ilişkin performansı konusunda bir soru işareti ve temkinli bir duruş göstermekteydi.
Gerçi 2010 yılı için de benzer görüşler vardı ama bankalar için çok parlak geçti denebilir. Piyasalar bu defa ki açıklamaları daha ciddiye aldı. Bir diğer gelişme ise Merkez Bankası tarafından gerçekleşti. Sıcak paraya önlem çerçevesinde faizlerin düşürülüp munzam karşılıklarının artırılması bankacılık sektörüne olumsuz yansıdı.

21 Ocak 2011 Cuma

Yabancı şokta!

Merkez Bankası'nın faiz kararı yabancıyı şok etti.
Merkez Bankası'nın faiz kararı yabancı basının gündeminde yankılandı. Özellikle ekonomi çevrelerine hitap eden gazetelerdeki haberler yabancıların şaşkınlık içinde olduğunu gösteriyor.

Wall Street Journal (WSJ), Brezilya ve Polonya'nın faiz artırım kararından bir gün sonra Türkiye Merkez Bankası'nın faiz indirim kararının şaşkınlık yarattığını yazdı. MB'nin sıcak para girişini frenlemek için faizleri rekor düşük seviye olan 6.25'e çektiğine dikkat çeken WSJ, zorunlu karşılıklarda yeni artışların gerekbileceğini bildirdi. Haberde indirim kararıyla TL'nin ve borsanın düşmesine neden olduğu belirtilirken, piyasanın indirim kararını hazmetmekte zorlandığı ifade edildi. Gazete ayrıca, spekülatif sermaye girişinin Türkiye ekonomisini cari açık riskiyle karşı karşıya bıraktığına da dikkat çekti.

Gazetenin internet sayfasında yer alan haberde, Türkiye'nin sıcak para girişini sınırlamak ve aynı anda hızlı kredi büyümesini yavaşlatmak amacıyla uygulamaya koyduğu plan çerçevesinde Aralık ayında faiz oranlarını düşürmesi sonucunda, yıllık enflasyon oranının beklenilenden daha hızlı şekilde düşerek yüzde 6,4'e indiği belirtildi. Bu enflasyon oranının, bankanın yüzde 6,5 hedefinin de altında olduğu vurgulanan haberde, ekonomistlerin enflasyonun daha da yavaşlayarak yüzde 5'in de altına inebileceği yönünde açıklamalarda bulunduklarına değinildi.

Gazete, ekonomistlerin yıllık enflasyonun bu orana düşmesinin Merkez Bankası'nın güvenilirliğini artırdığını ve bankanın ilerde daha fazla faiz indiriminde bulunmasının kapısını açtığı yorumunda bulunduklarını da yazdı.

"SÜRPRİZ BİR KARAR!"
Bir ilginç yorum da FT'den geldi. İngiliz Financial Times (FT) gazetesi, Merkez Bankasının faiz oranını çeyrek puan indirmesini, "Türkiye sürpriz bir adım attı" yorumuyla değerlendirdi.

"AŞIRI ISINMA YARATABİLİR"
Gazete, "Merkez Bankası'nın spekülatif sermaye girişini engellemek amacıyla faiz oranlarını kesmeye yönelik alışılmadık bir politika izlediğini" kaydederek, "Bu durum, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Türkiye'de aşırı ısınmaya yol açabileceği yolundaki kaygıları da artırdı" ifadesine yer verdi.

"ÖNGÖRÜLEMİYOR"
Öte yandan bir çok iktisatçının, ''Türkiye'nin para politikasının giderek daha da öngörülemez bir hal aldığının ve bunun Merkez Bankası üzerinde, gelecek salı günü ilan edeceği çeyrek dönem enflasyon raporunda yaklaşımını çok daha kapsamlı şekilde açıklaması yolunda baskı yarattığı'' eleştirisinde bulunduğu bildirildi.

"EKONOMİK VE SİYASİ İKİLEM VAR"
İngiliz yayın kuruluşu BBC ise Türk ekonomisiyle ilgili verdiği haberde, "Türkiye'de büyümenin ekonomik ve siyasi ikilemleri olduğunu" savundu. BBC'nin Ekonomi muhabiri Laurence Knight'ın kaleme aldığı haberde, "Türkiye, hızlı ekonomik iyileşmesinden haklı bir memnuniyet duyabilir" denildi.

Her ülke gibi, ekonomik krizden etkilenen ve 2009'un başlarında üretimi yüzde 15 oranında küçülen Türkiye'nin, kriz öncesi ekonomik durumundan da ileride yer aldığını belirten Knight, şunları kaydetti:

"Türkiye'de yaşananlar, gelişmekte olan ülkeler için tanıdık bir öykü; Çin, Brezilya ve diğerleri hızlı şeritlerine geri dönerken, Amerika ve Avrupa vites değiştiremiyor. Ancak daha yakından bakınca görülen, Türkiye'nin kriz kaygılarının yerini, büyüme dönemine özgü yeni kaygıların aldığı. Nitekim, iyileşme dönemi hem ekonomistler, hem de siyasetçiler için zorlu ikilemleri beraberinde getiriyor."

ENFLASYONDA İKİ BASAMAKLI RAKAM İDDİASI!
Merkez Bankasının faiz oranlarına ilişkin öngörüde de bulunan Knight, "Eğer faiz oranları düşürülürse, hane halkı harcamalarının enflasyonu iki basamaklı rakamlara doğru götürdüğü bir dönemde, Türkler için borç almak ve harcama yapmak daha da kolaylaşmış olacak. Eğer faiz oranları yükseltilirse, Türk lirası yabancı yatırımcılar için daha da çekici hale gelecek, değeri artan liranın rekabet etme gücü azalacak ve kredi balonu büyüyecek" dedi.

20 Ocak 2011 Perşembe

2011'in dikkat çeken 13 hissesi

BANKACILIK

2011’de kredilerde büyümenin sürmesini bekliyoruz. Geçen yıl % 30 gibi tahmin edilen kredi büyümesinin bu yıl % 25 olması bekleniyor.

- Ekonomide yaşanan hızlı toparlanmanın faizlerin düşmesi ile birlikte gerçekleşmesi Türk Bankacılık sektörünün gelişen ülke piyasalar içerisinde dikkat çekmesini sağlamakta. Türk Bankalarının göreceli olarak çok iyi durumdaki özsermaye karlılığı ve giderek artan aktif kalitesi olumlu yönlerdir.

- Artan rekabet ile net faiz marjlarındaki daralmanın yarattığı olumsuz etkiler kredi büyümesi ile telafi edebilir.

-Sermaye Yeterlilik Oranı bir miktar gerileyebilir. 2011 yılında aktif dağılımındaki değişim ile faiz kazandıran varlıkları sınırlamasıyla bu oranda bir miktar gerileyebilir.

- Faizlerdeki düşüş ile ticari karlarda gerileme olabileceği gibi, komisyon gelirlerinde bir miktar iyileşme gerçekleşebilir.

-2010 yılında bankalar takipteki krediler tahsilat gelirlerinin artması ve azalan karşılık giderleri ile beklenenin üzerinde kar açıkladı. 2011 yılında takipteki krediler tahsilat gelirlerinin %30 azalmasını ve karşılık giderlerinin %10 artmasını bekliyoruz.



SEKTÖRDE ÖNERİLEN HİSSE ASYA KATILIM BANKASI

Asya Bank, 2010 yılı ilk 9 ayında beklentilerin altında 188 milyon lira net kâr etti. Banka’nın diğer çeyreklere göre 4. çeyrekte daha iyi bir performans sergilemesi

bekliyoruz. Asya Bank’ın ücret ve komisyon gelirleri toplam gelirlerinin %20’sini oluştururken, sektörde bu oran ortalama %15 seviyesindedir. Banka 2010 yılında bazı işlemlerden hesap işletim ücreti almaya başladığını açıkladı. İnternet işlemlerinden, PTT üzerinden yapılan işlemlerden, kayıp ve çalıntı kredi kartlarından ve ekstre ücreti alınmaktadır. Bu komisyon ve ücret gelirlerinde artış sağlayabilir. Işık Sigorta satışı için HSBC’ye Kasım 2010’da yetki verilmişti. Bu satış 2011’de gerçekleşirse Şirket’in karlılığına olumlu etkisi olabilir. Asya Katılım Bankası için hedef fiyatımız 3,82 TL olup yüzde 25 yükselme potansiyeli ile önerimiz ‘Endeks üzeri getiri’dir.
ÇİMENTO

Çimento ile ilişkili inşaat sektöründe genel olarak düşük faizlerin yarattığı olumlu hava 2011 yılında da sürebilir. Ekonomideki büyümenin neredeyse 3 katı büyüme kaydeden inşaat sektörünün 2011 beklentileri de olumludur. Sektörün 2011’de % 10 civarında büyümesi beklenmektedir. Yeni konut ihtiyaçları ve ekonominin de büyümeye devam etmesiyle inşaat ve dolayısıyla çimento sektörünün büyümesi bu yıl da devam edecek.

- 2010 ilk 9 ayında çimento yurtiçi satış hacmi yaklaşık %14 artış gösterdi. Özellikle bu talebi Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki artan kamu inşaat harcamaları destekledi. 2011 yılında alternatif pazarların (Afrika kıtası ve Irak gibi) yanı sıra, Rusya’ya artan yatırımlar sektörde satış hacmini artırabilir. İç pazarda devam eden yatırımlarla yurtiçi çimento satış hacminde de artış devam edebilir. Mamafih, iç Pazar fiyatlarının daha karlı olması sektör için olumlu.

-Yıllık olarak kâr marjları yatay hareket edecek. 2010 yılında sektörde yakıt maliyetlerinin 2009’a oranla 2 kat artmasından dolayı marjlarda bir miktar gerileme yaşandı. 2011 yılında yüksek maliyetler ile sektör kârlılığının aynı seviyede kalmasını bekliyoruz.
SEKTÖRDE ÖNERİLEN HİSSE ÇİMSA

Çimsa 2010 ilk dokuz aylık dönem için 85 mn TL net kar açıkladı Şirket’in 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 yükselmiştir. Şirket'in 2010 ilk 9 aylık toplam satış geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 yükselerek 526 milyon TL olmuştur. 2010 ilk dokuz aylık FAVÖK geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 yükselerek 144 milyon TL seviyesine çıkmıştır. Şirket için 2010 yılı tahmini rakamları ile hesaplamış olduğumuz piyasa çarpanları 12,8x F/K, 1,6x PD/DD, 8,3x FD/FVAÖK ve 2,2x FD/Satışlar düzeyindedir. Çimsa, sektörde özellikle enerji maliyetleri artarken kar marjlarını korumayı başarmıştır. Çimsa için hedef fiyatımız 12,25 TL olup yüzde 18 yükselme potansiyeli ile önerimiz "Endeks üzeri getiri"dir.
ELEKTRİK

Artan tüketimle birlikte kapasite artışları kaçınılmaz görünüyor. Yakın gelecekteki ekonomik büyümeye paralel yüksek tüketim trendinin devam etmesi, talebi güçlü tutmaya devam edecektir. Türkiye’de halen 44,7 bin MW olan elektrik üretimi 2017 tahminlerine göre 56 bin MW olacaktır. Bu hedefe ulaşmak için her yıl 3 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor. Yakın gelecekte büyüme yıllık % 7 beklenmektedir.

-Dağıtım ihaleleri 2010 yılında tamamlanmıştı, 2011 yılında da üretim özelleştirmelerinin başlaması bekleniyor. Türkiye’de yaklaşık 16,2 MW kapasiteye sahip 45 üretim tesisinin toplamdaki payı 1/3’tür. Dağıtım ihalelerindeki verim göz önüne alındığında üretim tesislerinin ihalelerinden toplam 10 ila 15 milyar dolar gelir hedeflenmektedir.

- Özelleştirilecek santral tiplerinin sırası belirlenmiştir. Buna göre sırayla kömür ve hidroelektrik santrallerinin özelleştirilmesi beklenmektedir. Kömür ve hidroelektrik santrallerinin özelleştirilmesi 2011 ve 2012 yıllarında tamamlanması beklenmektedir.

-Sektörde önerdiğimiz hisseler şu şekildedir: AKSEN(Hedef fiyat: 7,40 TL)
SEKTÖRDE ÖNERİLEN HİSSE AKSA ENERJİ

2010 yılında 1.531 MW kapasiteye sahip olan Şirket, 2011 yılında tahmini olarak 1.926 MW’a 2014’e kadar 4.202 MW kapasiteye ulaşılması hedefleniyor. 2009 ve 2010 yılında dört elektrik dağıtım ihalesi kazanan kardeş şirketi Aksa Elektrik Dağıtım ile birlikte oluşturdukları müşteri portföyünden de büyüme beklenmektedir. 2010 yılı net kar beklentimiz ise 2009 yılı karına oranla %9 artarak 120 milyon TL olacağı yönündedir. 2011 yılında ise 1,893 milyon TL satış geliri elde etmesini ve net kar tahminimiz ise 210 milyon TL olacağı yönündedir. Tahsisli sermaye artırımı yapmayı planlayan Şirket’in halka açıklık oranı yüzde % 15’e ulaşacak. Aksa Enerji için hedef fiyatımız 7,40 TL olup yüzde 40 yükselme potansiyeli ile önerimiz ‘Endeks üzeri getiri’dir.
GAYRİMENKUL

Biriken konut talebi ve düşük faizler gayrimenkul sektörü için avantajlı bir ortam yaratıyor. Gayrimenkul endeksi 2010 yılında İMKB-100 endeksiyle beraber hareket edip TL bazında % 28 getiri sağlayabilmiştir. Düşen konut kredisi faizleri ile konut talebinin yüksek seviyelerini koruyacağı tahmin edilmektedir. Açıklanan son veriler ışığında konut inşaatları izinleri yüzde 34 artmıştır. Potansiyel doğrultusunda devam edecek bir artış bekliyoruz.

-Giderek kızışan rekabet ortamında müşteri merkezli projeleri geliştiren GYO’lar rekabette bir adım öne geçecek. Depreme dayanıklı binaların önem kazanması ve konut üzerine yoğunlaşan şirketler faiz oranlarındaki düşüşle birlikte piyasada dikkat çekeceklerdir.

-Halka açık GYO sayısı 21 oldu. GYO’ların toplam piyasa değeri 7 milyar dolara ulaşmıştır, net aktif değerleri de 12,9 milyar lira olup, sektör ortalama % 26 iskonto oranına sahiptir.

- Sektörde önerdiğimiz hisse: TSGYO (%36 iskontoya sahip, Hedef fiyat: 1,17TL)
SEKTÖRDE ÖNERİLEN HİSSE TSKBGYO

2010 ilk 9 ayında Şirket’in kira gelirleri Pendorya AVM kira gelirlerinin eklenmesiyle

9,3 milyon TL’ye ulaştı. (2009/09: 3,3 milyon TL) 2010 ilk 9 ayında Fındıklı ofis binalarından elde edilen toplam kira geliri geçen yılın aynı dönemine göre %7

artış göstermiştir. Böylece Şirket’in toplam gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 2 kat artarak 11 milyon TL seviyesine ulaştı. 2010 9 aylık net dönem karı geçen yılın aynı dönemine göre %135 artarak 6,3 milyon TL olarak gerçekleşti. Net aktif değerine göre %39 iskontolu işlem göre T.S.K.B Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın portföy değerinin yaklaşık % 91’ini gayrimenkuller oluşturmaktadır.

Adana Şehir Oteli projesinin yanı sıra İstanbul’da önümüzdeki yıllarda değerlenebilecek ofis binaları bulunan gayrimenkul portföyü ile dikkat çeken TSKB Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı için hedef fiyatımız 1,17TL olup, %29 yükselme potansiyeli ile önerimiz “Endeks Üzeri Getiri”dir.
PERAKENDE

Perakende sektörü, Türkiye ekonomisinin en önemli sektörlerden biridir. Açıklanan son yıllık AMPD verilerine göre perakende sektörü yaklaşık 200 milyar dolar ciro büyüklüğüne ve yaklaşık 3 milyon istihdam kapasitesine sahiptir.

- Organize perakende toplam perakende pazarındaki payı giderek artmaktadır. 2000 yılında organize perakende toplam pazar içinde yaklaşık % 25 gibi bir seviyeye sahipti. Tahminlere göre 2010 yılında bu pay % 45 seviyesine ulaşmıştır.

- Gıda perakendesi, bütün perakende pazarının önemli bir paya sahiptir. Şu anda semt pazarları ve bakkallar ağırlık sahibidir. Gıda perakendesinin sadece % 28’i organize olduğu düşünülmektedir. 2009 yılındaki durgunluk indirim zincirleri için olumlu bir ortam yaratmıştı. Önümüzdeki yıllarda organize payında artış bekliyoruz.

- AMPD verilerine gore 2010 yılı 11 aylık gıda dışı perakende gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre % 13 artış sağlamıştır. Gıda perakendesi ise sadece % 2 artış sağlayabildi. Gıda perakendecilerinin mağaza sayısı yıllık bazda % 26 artmıştır.

-Rekabetin yüksek olduğu sektörde karlılık da baskı altında bulunmakta ve şimdilik bu sektörden hisse önerimiz bulunmamaktadır.
HAVACILIK

Türkiye’nin küresel hava trafiğinde payı artmaya devam ediyor. Revize edilen 2011 yılına ait IATA tahminlerine göre global havayolu sektöründe yolcu sayısı % 5 artacak. IATA verilerine gore, 2010 yılı 11 aylık raporlarına göre yolcu-kilometre artışı bir önceki yıla göre % 8,5 olurken, kapasitede de % 4,3 artış meydana geldi. Bölgeler arasında en yüksek talep % 18 yolcu sayısı artışıyla Orta Doğu bölgesi oludu.

-Türkiye, konumu nedeniyle yaklaşık 2,5 saatlik uçuşlarla 50 kadar ülkeye ulaşılabiliyor. Bu özelliği sayesinde Türkiye, önemli bir bağlantı noktası olma yolunda hızla ilerliyor.

- DHMİ’nin açıkladığı verilere göre 2010 yılında toplam yolcu sayısı geçen yıla gore %20,1 artarken, iç hatlarda % 22,5, dış hatlarda da % 18 artış gözlemlendi. Şu anda kargo ve yolcu, toplam 324 uçak kullanılmaktadır, 115 sipariş de yakın zamanda filolara. Yolcu sayısındaki artışın 2011 yılının sonunda % 13 olacağı düşünülmektedir.

- İkram hizmet şirketi Do&Co’nun aralık 2010’da halk açılmasının ardından 2011’de de Pegasus’un halka arz edileceği düşünülmektedir. THY’de de yeni bir halka arz beklenmektedir.

- Havayolu taşımacılığı sektöründe önerdiğimiz hisse THYAO (Hedef fiyat: 7,00 TL). Ancak 2011’de yılın ikinci yarısında, ikincil halka arzı beklenmektedir.
SEKTÖRDE ÖNERİLEN HİSSE TÜRK HAVA YOLLARI

Türk Hava Yollarının 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46 düşerek 255,6 milyon TL olmuştur. Şirket'in 2010 3. çeyrekte ise net zararı 22,7 milyon TL olarak gerçekleşti. Böylece 9 aylık net kar beklentilerin oldukça altında kaldı. Bunun sebebi doların TL karşısında değer kaybetmesi ile Şirket'in uçak filosu için değer düşüklüğü karşılığında artış olması sonucu finansal giderlerinin ilk 9 ayda 395 milyon TL'ye ulaşmış olmasıdır.(9A09:192 milyon TL) Şirket'in satış gelirleri geçen yılın ilk dokuz aylık dönemine göre %22 yükselerek 6.283 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir. 2010 son çeyreğinde dolar ve avro kurundaki artıştan net karın olumlu etkileneceğini düşünüyoruz. Türk Hava Yolları 2010 yılında yolcu sayısını %16 artırarak 29,1 milyona yükseltti. 2011 yılında, Şirket’in filosuna ekleyeceği yeni 20 adet uçak ve açacağı yeni uçuş hatlarını da göz önünde bulundurduğumuzda, 2011 yolcu sayısında artışın %20 civarına yükselmesi beklenebilir. Türk Hava Yolları’nın ÖİB’nin elindeki %49’luk hissesinin 2011 yılı ikinci yarısında bir kısmını daha halka arzı beklenmektedir. Türk Hava Yolları için hedef fiyatımız 7,00 TL olup yüzde 36,5 yükselme potansiyeli ile önerimiz "Endeks üzeri getiri"dir.
DEMİR ÇELİK

Küresel anlamda 2011 yılında çelik talebi artışı yavaşlaması ve 2010 yılındaki çift haneli büyümenin 2011 yılında % 5 civarında olması düşünülüyor. 2010 11 aylık verilerine göre üretim % 16 artarak 1,28 milyar ton olmuştur. (Türkiye’deki üretim miktarı ilk 11 ayda %13 artışla 23,6 milyon tona ulaşmıştır.) Yıllık bakıldığında ise üretimin % 10 artması bekleniyor.

- Son dönemde yaşanan üretim ve fiyat seviyeleriyle artışla birlikte 2011 yılı tahmini kâr marjlarının geçen senenin üzerinde olması beklenmektedir. 2011 yılı için yıllık olarak % 8 fiyat artışı beklenmektedir. Demir cevherinde 2010 yılında aşırı maliyet artışı ile ulaşılan yeni seviyeler bu yıl yatay seyredebilir. Ancak, kömür fiyatlarındaki yüzde 20 artış beklentisi, 2011’de demir- çelik üreticilerini zorlayabilir.

-2011 yılında da geçen yıl yaşanan ihracat artış trendi devam edecek. Türkiye'nin demir çelik ürünleri ihracatı 2010 yılında yüzde 11.54 artış gösterdi.
OTOMOTİV

2010 ilk 10 ayında %31,8 artışla yaklaşık 639 bin adet satış hacmine ulaşan sektörün 2011’de %5-6 büyüyerek 750 binin üzerine çıkması beklenebilir.

-Otomotiv kredilerinde yaşanan genişleme sektörü destekleyecek. Otomotiv kredilerindeki % 1,3’lerde seyreden faizler kredilerin dolayısıyla otomotiv satışlarının artması yolundaki en büyük etkenlerden biridir. İstikrar, ertelen otomobil alımları ve liranın euro karşısındaki değerli pozisyonu talebi canlı tutmaya devam edecektir.

-Yurt dışındaki temkinli ortam ihracatın durgun olacağını gösteriyor. En büyük yurt dışı pazarımız olan Avrupa’daki tasarruf önlemlerinin etkisiyle otomobil alımlarını ertelemesi talebi düşük tutacak ve ihracat sadece % 10 civarı bir büyüme performansı göstermesi bekleniyor.

-Türkiye’nin otomotiv için önemli bir üretim merkezi olması. Ford’un ticari araç kısmının üretilmesinin yanı sıra Çinli Chery firması da Türkiye’de 3 farklı model üreteceğini açıkladı. Tofaş ve Opel ortaklığı ile üretilecek model sayısının artması da Türkiye’nin üretim merkezi olma yolunda ciddi adımlar olarak görülmektedir.

-Sektörde TTRAK ve TOASO’yı beğeniyoruz. Ancak mevcut fiyat seviyelerinden alım önermiyoruz.
TELEKOMİNİKASYON

Sektörde toplam gelirlerde artışın 2011’de %5-6 civarında olması bekliyoruz. 2010 yılında sektör gelirleri 22 milyar TL’nin üzerine çıkabilir.

-Sabit telefon hatlarında daralma yaşanıyor. 2009 yılında % 23 olarak gerçekleşen sabit hat penetrasyonu ile birlikte abone sayısı 16,5 milyondu. 2010 yılında ise penetrasyon oranı yaklaşık % 22,5’e ve abone sayısının da 16,35 milyona düşmüştür.

- Mobil telekomunikasyon hizmetlerinde rekabet artıyor. Türkiye’de mobil servis hizmetleri giderek yayılıyor. Faturalı hatların arttığı rahatça görülebilir. Numara taşıma öncesi mobil penetrasyon % 92’lerdeydi, sonrasında en son penetrasyon oranı % 85’e abone sayısı da 61,9 milyona düşmüştür.

- 2010 yılında kontörden liraya geçilmesi, ara bağlantıda, FTR’de ve üst sınırda yapılan 2 yıllık indirimler göze çarpmaktadır. Özellikle ara bağlantı ücreti Avrupa’da uygulanan ücretin % 80 altındadır.
PETROL

Dünya petrol sektöründe Asya’daki hızlı büyüme ile birlikte OPEC’in petrol üretimini artıracağı düşünülmektedir. Avrupa’da talep şu anda dünya ortalama seviyenin altında olmakla birlikte toparlanma sinyalleri vermektedir. Türkiye’de petrol sektöründe ise 3 etken öne çıkmaktadır. Bunlar petrol fiyatlarındaki istikrar, liranın değerli pozisyonu ve temettü gelirleridir.

-2010 ilk 9 ayında motorin satış hacminde %1,4, Oto- LPG satış hacminde %8 artış görülürken, siyah ürün satış hacminde %51ve benzin satış hacminde ise %8 azalma olmuştur.

- 2011 yılı petrol fiyatlarındaki beklenti. Petrol fiyatlarındaki beklentimiz varil başına 87 dolar civarındadır. EIA tahminlerine göre, marjlardaki daralmaya rağmen tüketimin % 3,2 artacağı tahmin edilmektedir.

-Petrol sektöründen şimdilik hisse önerimiz bulunmamaktadır.
ANEL TELEKOM

2010 9 aylık dönemde satışlarındaki güçlü artış dikkat çekiyor... Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık cirosu geçen yılın aynı dönemine göre 97 yükselerek 90 milyon TL olarak açıklandı. Şirket'in 2010 ilk 9 ayında net zararı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29 düşerek 9,3 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık performansı geçen yıla göre toparlanma göstermiştir. Anel Telekom'un 2010 yılında satış gelirlerinin, 2009'a oranla %38 yükselerek 97 milyon TL düzeyinde oluşmasını, FVAÖK'ün ise, 2009'a göre %330 artarak 2 milyon TL olmasını beklemekteyiz. 2010 yılı net zararının ise 2009 yılına oranla %63 azalarak 2 milyonTL olacağı yönündedir. Faaliyet gösterdiği alanlarda önemli gelişmeler kaydedeceğini düşündüğümüz Anel Telekom'un uzun vadede portföyde tutulmasını öneriyoruz. Anel Telekom için hedef fiyatımız 2,3 TL olup yüzde 56 yükselme potansiyeli ile önerimiz "Endeks üzeri getiri"dir.
ECZACIBAŞI

Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85 düşerek 42,4 milyon TL olmuştur. Şirket'in satış gelirleri geçen yılın ilk dokuz aylık dönemine göre %7 yükselerek 705 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir. 2010 yılı net kar beklentimiz ise 2009 yılı karına oranla %47 düşerek 77 milyon TL olacağı yönündedir. Geçen yıl Zentiva satışından 275 bin TL iştirak satış karı elde etmişti. Bundan dolayı karda gerileme öngörüldü. 2010 sonunda Şirket İstanbul/Sarıyer'deki lüks konut projesine başladı. Projenin aktif değerine katkısı yaklaşık 60 mln TL olmasını bekliyoruz. Eczacıbaşı İlaç için hedef fiyatımız 3,13 TL olup yüzde 25 yükselme potansiyeli ile önerimiz ‘Endeks üzeri getiri’dir.
ECZACIBAŞI YATIRIM

Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 72 düşerek 20,7 milyon TL olmuştur. Şirket'in satış gelirleri geçen yılın ilk dokuz aylık dönemine göre %4 düşerek 1483 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir. Hizmetleri gelirleri ise %6 düşerek 17 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. 2009 ilk 9 aylık dönemde 53,8 milyon iştirak kar payları da 11 milyon TL'ye geriledi. Böylece 2010 yılında iştirak kar payı gelirlerinin geçen yıla göre azalmasıyla net karının 28 milyon TL seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Net aktif değerine göre %50 iskontolu işlem gören Eczacıbaşı Yatırım Holding için hedef fiyatımız 7,23 TL olup, %38 yükselme potansiyeli ile önerimiz 'Endeks üzeri getiri'dir.
ENKA İNŞAAT

Enka İnşaat 2010 ilk dokuz ayında geçen yıl ile aynı seviyede 631 milyon TL net kar açıkladı. Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık cirosu geçen yılın aynı dönemine göre 13 düşerek 5,291 milyon TL olarak açıklandı. 2010 ilk 9 aylık sonuçlarına göre Şirket'in FVAÖK'ü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 düşerek 898 milyon TL olarak

açıklandı. 2010 yılının ilk dokuz ayında Şirket'in net nakit pozisyonunda iyileşme görüldü. 2009 sonunda 246 milyon TL olan net borç pozisyonu 2010 yılı 9 aylık sonuçlara göre 95 milyon TL net nakit pozisyonuna dönüştü. 2010 yılı net kar beklentimiz ise 2009 yılı karına oranla %10 azalarak 783 milyon TL olacağı yönündedir. 2011 yılında net karının 2010 tahmini kara göre %3 artarak 805 milyon TL olacağını tahmin ediyoruz. Şirket için 2010 yılı tahmini rakamları ile hesaplamış olduğumuz piyasa çarpanları 16,9x F/K, 2,2x PD/DD, 10,4x FD/FVAÖK ve 1,7x FD/Satışlar düzeyindedir. Enka İnşaat için hedef fiyatımız 7,06TL olup yüzde 13 yükselme potansiyeli ile önerimiz “Endeks üzeri getiri”dir.
GSD HOLDİNG

Şirket'in 2010 ilk 9 ayında Faiz ve komisyon gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre %26 oranında düşerek 181 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Finans sektörü faaliyetlerinden brüt karı ise, geçen yılın aynı dönemine göre %3 oranında düşerek 116 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. 2010 3.çeyrekte ise brüt karında %3 artış göstermiştir. Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 düşerek 25,1 milyon TL olmuştur. Net aktif değerinin %77'sini Tekstilbank oluşturmaktadır. GSD Holding mevcut net aktif değerine göre %40 iskontolu işlem göstermektedir. GSD Holding için hedef fiyatımız 1,83 TL olup yüzde 63 yükselme potansiyeli ile önerimiz ‘Endeks üzeri getiri’dir.
KOZA MADENCİLİK

Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 511 yükselerek 466,3 milyon TL olmuştur. Koza Madencilik'in 2010 3. çeyrek sonuçlarına göre ise net karı 74,4 milyon TL olarak gerçekleşerek geçen döneme göre yüzde 130 yükselmiştir. Şirket'in satış gelirleri geçen yılın ilk dokuz aylık dönemine göre %54 yükselerek 391 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir. 2010 ilk 9 aylık sonuçlarına göre Şirket'in FVAÖK'ü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 125 yükselmiştir. 3.çeyrek sonuçlarına göre ise FVAÖK geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 92 yükselerek 89 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir. 308,8 milyon TL halka arz gelirinin net kara katkısını varsaydığımız hesaplamalara göre 2010 yılında Şirket'in net karının 2009 yılı karına oranla yaklaşık 3 kat yükselerek 518 milyon TL olacağını tahmin ediyoruz. Koza Madencilik için hedef fiyatımız 5,65 TL olup yüzde 13 yükselme potansiyeli ile önerimiz "Endeks üzeri getiri"dir.
NET HOLDİNG

2009 9 aylık dönem için 6 milyon TL net zarar açıklayan Şirket, 2010 9 aylık dönemde 17,2 milyon TL net kar açıklayarak önemli bir toparlanma gösterdi. Finansal giderlerin geçen yıla göre yüzde 52 oranında düşmesi net karı olumlu etkiledi. Ayrıca brüt karı 9 aylık dönemde geçen yıla göre yüzde 116 artarak 37,6 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık cirosu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 yükselerek 76 milyon TL olarak açıklandı. 2010 ilk 9 ayda Otel konaklama gelirleri yüzde 17 artarken, Casino işletmeciliği gelirleri ise yüzde 137 oranında artarak 36,7 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Şirket'in 2009 sonunda 54 milyon TL olan net borç pozisyonu, 2010 yılının ilk dokuz ayında 5 milyon TL net nakit pozisyonu dönüştü. 2009 yılında 358 bin TL net zarar açıklayan Şirket'in 2010 yılında 28 milyon TL net kar açıklamasını bekliyoruz. Net Holding için hedef fiyatımız 2,52 TL olup yüzde 100 yükselme potansiyeli ile önerimiz ‘Endeks üzeri getiri’dir.
SABANCI HOLDİNG

Şirket'in 2010 ilk dokuz aylık net karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 yükselerek 2577,4 milyon TL olmuştur. 2010 yılının 3. çeyreğinde kârlılık beklenenden zayıf gerçekleşti. Akbank’ın kârında beklentiden daha düşük çıktı. Akbank’ın sahip olduğu TÜFE bağlantılı varlıkların getirilerinin düşmesinden dolayı kârlılıkta düşüş gerçekleşti. Finans kısmı 2. çeyrekte sahip olduğu % 60’lık konsolide grup geliri ve % 92’lık faaliyet kârı payları 3. çeyrekte % 53’lük konsolide grup geliri ve % 80’lik faaliyet kârı payları olarak gerçekleşmiştir. Finans kısmındaki zayıflayan performans holdingin kârlılığı için büyük risk oluşturuyor. Sabancı Holding için hedef fiyatımız 9,15 TL olup yüzde 27 yükselme potansiyeli ile önerimiz Endeks üzeri getiridir.

Karadeniz Fırtınası Kartal'ı solladı!

Karadeniz Fırtınası bu sahada rakiplerine toz yutturdu. Süper Lig'de en yakın rakibine 5 puan fark atarak birincilik koltuğuna oturan Trabzonspor, hisse senetleri piyasasında da şampiyonluğa oynuyor. Dün yüzde 9'a yakın hızlı bir yükseliş kaydeden şirket hisseleri kapanışını günün en yüksek seviyesi olan 27.60 TL'den yaptı. Bu kapanış itibariyle şirketin piyasa değeri 450 milyon dolara (690 milyon TL) fırladı. 

Aynı gün Fenerbahçe hisseleri yüzde 1.98 artarken Galatasaray yüzde 0.26 ve Beşiktaş yüzde 0.89 düşüş yaşadı. Böylece Fener'in piyasa değeri 1 milyar 47 milyon dolara çıkarken, GS'ninki 685 milyon dolara, Kartal'ınki ise 289 milyon dolara geriledi. 



YÜZDE 10O FIRTINA!
İMKB Spor Endeksi'nde yer alan bu dört hissenin 2010'daki performansına baktığımızda eylül sonu itibariyle ‘eş zamanlı’ yükseliş trendinin başladığını söyleyebiliriz. O tarihten bu tarihe kadarki hisselerin performansı ise çok ilginç. Bu tarih aralığında İMKB sadece yüzde 1.3 oranında artış kaydederken Trabzonspor hem endekse hem de rakiplerine inanılmaz bir fark attı. 29 Eylül 2010 tarihinde 13.70 olan hisse fiyatı dün 27.60'a ulaşırken, bu TL bazında yüzde 101, dolar bazında ise yüzde 92'lik bir artışa işaret ediyor. 
Bu dönemi artıda kapatan bir diğer hisse ise Fenerbahçe oldu. Fakat bu hissenin artış performansı TL bazında sadece yüzde 2.2 civarında. 29 Eylül'de 63.09 TL olan hisse dün 64.50 TL'den kapandı. Aynı tarihler arasında GS hisseleri yüzde 2'ye yakın gerilerken, Beşiktaş hisseleri yüzde 10'nun üzerinde düşüş yaşadı. 

Tabi ki bu hisse hareketlerini, oluşan beklenti ya da sürpriz haberler belirliyor. Geçen hafta başında Fenerbahçe sporcuların içinde olduğu kulüp ile Fenerbahçe Sportif AŞ'yi birleştirmek için gönüllü çağrı yapacağını açıkladı. Ardından 13 Ocak'ta da Trabzonspor, halka açık şirket olan Trabzonspor Sportif ile Futbol İşletmeciliği AŞ'nin birleştirilmesi için çalışmalara başlandığını duyurdu. Trabzonspor Sportif'in yüzde 25 borsada halka açık. İki şirketin birleşmesi için yüzde 25'lik payın sahibi küçük ortaklara çağır yapılması gerekiyor. İşte bu gönüllü çağrı haberi, Eylül sonu itibariyle başlayarak Aralık sonunda kâr satışlarıyla gerileyen hisseye doping etkisi yaptı. Ve yılbaşında 21 TL civarında olan hisse 'fırtına' gibi eserek dün itibariyle 28 TL'ye göz kırptı. Yani hisse 13 işlem gününde yüzde 32 artış kaydetti.




2 HAFTADA İMKB’NİN BİR YILLIK KAZANCINI YAKALADI AMA…

Evet bu 4 aylık dönem zarfında zikzaklar çizen diğer hisselerden Beşiktaş ve Fener de yatırımcısını sevindirmedi değil. Son 13 günlük işlemde Beşiktaş yüzde 23, Fener ise yüzde 20.5 kazandırdı. Fakat GS hisseleri yatırımcısını bu dönemde üzdü. Aslında Galatasaray hisseleri Arena'nın açılışına yaklaşılırken hızlı bir yükseliş hamlesi yapmıştı. 3-14 Ocak tarihleri arasındaki hissenin performansı sonrasındaki getirisi 2010’daki İMKB’nin reel getirisi kadar oldu. Yani ilk 2 haftalık artış yüzde 22’ye ulaştı. 

HİSSELER ARENA’YA GÖMÜLDÜ
Arena 15 Ocak Cumartesi günü açıldı. Fakat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bakanlar ve TOKİ Başkanı'nın katılımıyla gerçekleşen Ali Sami Yen (ASY) Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşananlar GS'ye yaramadı.
Tarih 17 Ocak olduğunda gözler hissenin tahtasında, kulaklar ise İMKB'de çalacak gong sesindeydi. Açılışla birlikte sert satış yiyen hisse ilk seansta yüzde 4'ün, gün sonunda ise yüzde 6'nın üzerinde değer kaybetmişti. Özetle 2 haftada alınanların üçte biri 2 seansta geri verildi. Dün itibariyle ayın 14'ünde 419 lira olan hisse yüzde 10'a yakın kayıp yaşarken 378 liraya gerilemiş oldu. 

KARTAL SON ANDA YAKALADI
Son olarak, 1 Ekim-31 Aralık tarihleri arasında kaybı iyice derinleşen Beşiktaş hisseleri yılbaşından sonra yaşadığı artışla toparlandı. Bu iki tarih arasında hissenin kaybı yüzde 25'i geçmişti. Yukarıda da belirttiğimiz gibi son 13 işlem gününde hisse yüzde 23 artış gösterdi. Son dönemde Kartal'la ilgili basında çıkan haberler hisseye yön verdi diyebiliriz. Özellikle dikkat çeken transferlerle ilgili haberlerin geniş yankı uyandırması kulübe yılbaşı öncesi zor anlar yaşattı. Haberlerin ardından SPK inceleme başlattı. Konu henüz tazeliğini korurken bu sefer vergi cezası şoku Kartal'da şaşkınlık yarattı. 
Gelişmelerden sonra Beşiktaş önce üç Portekizli oyuncu Simao, Fernandes ve Almeida ile resmi sözleşme imzaladı.

TORBA YASA TASARISI UMUT IŞIĞI...
Ardından toplamda 100 milyon TL'ye ulaşabileceği belirtilen vergi aslı, cezası ve faizine ilişkin Kulüp'ten yatırımcısını rahatlatan bir açıklama geldi ve Meclis'te görüşülen Torba yasa tasarısına dikkat çekildi. Kartal yaptığı açıklamayla, umut bağladığı bu kanunun, vergi affını da kapsadığını belirtti ve şirket lehine prosedürlerin de takip edildiğini duyurdu. Sonuçta şirket transferlerle ilgili gerekli açıklamayı yapıp konuya açıklık getirdi, vergi aslı ve cezasının da af kapsamında olacağını bildirdi. Hissedeki ralli hareketi işte bu açıklamaların ardından başladı.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Bireysel emeklilik fonları hisse atağına başladı

Bireysel emeklilik fonları hisse almaya başladı. 2010’da emeklilik fonlarında getiriler yüzde 30’ların üzerine çıkarken, fonların hisse oranı yüzde 12’ye çıktı. 2011’de faizlerdeki düşük seyir nedeniyle ilginin sürmesi bekleniyor.



ZEYNEP AKTAŞ
Bireysel emeklilik fonları, düşen faiz ortamında gerileyen sabit getirili enstrümanlar yerine hisse senetlerine ağırlık vererek atağa geçti. Emeklilik fonları içindeki hisse oranı yüzde 12 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’deki yatırım fonlarının toplam büyüklüğü içinde hissenin payının yüzde 4 olduğu düşünüldüğünde bu oran bireysel emeklilik fonları için hiç de azımsanmayacak bir oran.
2011 yılında fonların büyüme yılı olması bekleniyor. Ata Portföy Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Gerz, düşen faizler ile birlikte yerli yatırımcının faizli enstrümandan hisseye yönelmesini beliyor. Gerz fonlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, “2011 yılı profesyonel fon yönetiminde uzun vadeli büyüme döneminin başlangıcı olmaya aday” dedi.
Gerz’in bu değerlendirmesi Türkiye’de para piyasalarının gelişim seyrine bakıldığında önümüzdeki dönemin trendini koyuyor biraz da ortaya. Anlaşılan giderek azalan getiriler kurumsal yatırımcıların da hisse senedine yönelmesine neden oluyor. Eğer beklendiği gibi fonlar borsadaki paylarını artırırsa o taktirde 2011 borsa için daha da renkli ve yüz güldürücü olacak. Emeklilik fonlarının borsaya gelişi ister istemez hisse senetleri piyasasına derinlik kazandıracaktır.

Neden bireysel?
Bireysel emeklilik sisteminde bireyler aylık periyotlarla katıldıkları fona ödemede bulunurken fon da bu nakdi uzun vadeli yatırım enstrümanlarında değerlendirmekte. Burada amaç katılımcıyı tasarrufa yönlendirirken emeklilik döneminde beli bir gelir elde etmesini sağlayabilmek. Tabi bunun olabilmesi her şeyden önce kuruluş amacına uygun şekilde fonun yönetilebilmesinden geçiyor.
Kişiler bu sisteme gönüllü katılarak, sosyal güvenlik sisteminin sağladığı emeklilik gelirine ek bir gelir sağlayabilmekte.
Emeklilikle birlikte yaşam standardının değişmesi ve maddi sıkıntı yaşama ihtimali her birey için ciddi bir risk. İnsan ömrünün uzaması emeklilikte finansal varlıkları yönetme ve varlıklarını koruma gerekliliğini de ister istemez beraberinde getirmekte. Finans piyasası içinde, emeklilikte birikimini en azından enflasyon karşısında korumak ve doğru yatırımlar yapabilmek ilerleyen yaşlarda daha da zorlaşmakta.

Hisse fonlar önem kazanıyor
Hisselerin getirisi daha yüksek olunca A tipi fonlara ilgi artacaktır. Bu açıdan sabit ancak düşük getirili fonlar yerine A tipi fonlar önümüzdeki süreçte revaçta olursa şaşmamak gerekir.
Kurumsal yatırımcının hisse senetlerine ilgi göstermesi geçtiğimiz yıllarda hep arzu edilen bir gelişmeydi. Piyasalardaki güven artması için kurumsal yatırımcının piyasadaki varlığının sürmesi veya daha da payını artırması önemli




Satışa direnen hisseler

Borsada yaşanan düşüşlerde bazı hisseler defansif özellikleriyle ön plana çıkıyor, bazıları ise teslim oluyor.
Son bir hafta ve dün İMKB-50deki hisselerin getirilerini gösterdik. Satışa direnen hisseler defansif olarak nitelenip izlemeye alınabilir. Direnenler genelde finans dışı, teslim olanlar ise finans kesimi...

18 Ocak 2011 Salı

Seçim öncesi 100 bin kişiye iş umudu

Haziranda yapılacak seçim öncesi 17 bin polis, 50 bin sözleşmeli er göreve başlayacak. Muhalefet, milyonlarca seçmeni etkileyecek düzenlemelerin seçim yatırımı olduğunu öne sürerken hükümet 'popülizm yok' iddiasında

Hakkı KURBAN
Hükümet, seçim öncesi kesenin ağzını açıyor! Emniyete alınacak polis sayısını artırılması, 'sözleşmeli er' yasası, engellilerin devlet kadrolarına atanma sürecinin yılın ilk yarısına rastlaması, muhalefet tarafından seçim yatırımı olarak görülüyor. Bütün adımların bütçe imkanları dahilinde atıldığını savunan hükümet ise 'popülizm yok' iddiasında. İşte milyonlarca seçmeni de doğrudan etkileyecek hazırlıklar:

16 BİN 900 POLİS ALINACAK
- Emniyet bu yıl 6 bin 900'ü Polis Meslek Yüksek Okulları'ndan, 10 bini üniversite mezunu Polis Meslek Eğitim Merkezleri'nden olmak üzere toplam 16 bin 900 polis memuru alacak. Detayların önümüzdeki aylarda açıklanması bekleniyor.
- Geçen yıl 40 bini aşkın öğretmen atayan Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl 55 bin kişiyi eğitim ordusuna katmayı planlıyor. Bakan Nimet Çubukçu, tarih olarak ağustosu veriyor. Buna karşın, sayıları 70 bini bulan sözleşmeli öğretmenlerden bir bölümünün kadroya geçirileceği müjdesi çıkabileceği belirtiliyor.

ENGELLİLER MÜJDE BEKLİYOR
- Anayasada pozitif ayrım öngörülen gruplardan engellilerle ilgili kadrolardan büyük kısmı boş. Bu kadroların doldurulması için gerekli yasal düzenlemeler hayata geçiriliyor. Seçime kadar 26 bin 625 engelli memur kadrosundan önemli bir kısmının doldurulması bekleniyor.

Torba piyangosu
- Kamu alacaklarını yeniden yapılandırmak için hazırlanan 'Torba Tasarı'nın, Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri tamamlandı. Türk Borçlar, Türk Ticaret ve Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanun Tasarıları'nda iktidarla muhalefetin sağladığı uzlaşma Torba Tasarı'da da yaşanırsa, ocak ayı sonunda düzenlemenin çıkabileceği belirtiliyor. Böylece devletin vatandaştan hemen her kalemdeki alacağı yeniden yapılandırılacak.

'Sözleşmeli er' Başbakanlık'ta
Sözleşmeli Er Yasa Taslağı Başbakanlık'ta bekliyor. İlk Bakanlar Kurulu toplantısında son şeklini alarak Meclis'e gönderilecek. Şubat ayı içinde düzenlemenin çıkarılması ve bahar aylarından itibaren 50 bin sözleşmeli erin görev başı yapması bekleniyor. Bin 500-2 bin TL aralığında maaş alacak erler, tazminat ve ikramiye hakkına da sahip olacak. Sözleşme süresinin 3-7 yıl aralığında olması öngörülüyor.

http://www.aksam.com.tr/secim-oncesi-100-bin-kisiye-is-umudu--12745h.html

Borusan, Danimarka’da 20,7 milyon avroluk ihale kazandı

Borusan Mannesmann Boru Sanayi ve Ticaret A.Ş, Danimarka’ya 20,7 milyon avro karşılığında toplam 6 bin 300 adet büyük çaplı doğalgaz hat borusu ihraç edecek.

Borusan Mannesmann’ın Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdiği açıklamada, şirketin, Danimarka’da yerleşik Energinet.dk şirketi tarafından Danimarka’nın Jutland yarımadası güney bölgesinin doğalgaz ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilecek "Ellund-Egtved Doğalgaz Boru Hattı" projesinin çelik boru tedariki ihalesini kazandığı bildirildi.

Açıklamada, toplam uzunluğu 94 kilometreyi bulacak doğalgaz boru hattının inşasına yönelik 20 milyon 766 bin 107 avro bedel karşılığında toplam 6 bin 300 adet büyük çaplı hat borusunun şirket tarafından temin edileceği belirtilerek, projenin tamamlanmasıyla, Danimarka’daki doğalgaz hatlarının yüzde 10’unda şirketin çelik borularının kullanılmış olacağı kaydedildi.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Likit fon kalkıyor!

Geçen yıl yatırımcısına yüzde 2.2 kazandırarak yatırım araçlarının gerisinde kalmıştı.

Sermaye Piyasası Kurulu’nun yatırımcısına 2010 yılında ortalama yüzde 2.2 kazandıran likit fonlarla ilgili çalışma yaptığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre SPK'da oluşan hâkim görüş kısa vadeli yatırım yapan vatandaşların ya mevduat yapması veya gerçek fon alması yönünde. Bu görüş hayata geçerse likit fonlar ortadan kalkacak

3 2 milyar liralık fon pazarının 23.6 milyar lirasının (yaklaşık yüzde 73) park ettiği likit fonların yatırımcıya getirisi 2010 yılı boyunca yüzde 2.2'de kalınca Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) fon yatırımcıları aleyhine oluşan bu durumu düzeltmek için harekete geçtiği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre SPK'da başlayan çalışmada oluşmaya başlayan genel kanaat, likit fonların gerçek anlamda bir yatırım ürünü olmadığı, müşterilerin dezavantajına işleyen bir mevduat ikamesi olduğu yönünde oluştu. SPK yetkililerinin bu yüzden şimdiye kadar likit fonlara yatırım yapan 2.6 milyon yatırımcının ya mevduat yapması veya gerçek fon almaları yönünde çalışma başlattıkları ifade edildi.

BONO VADESİNE KISITLAMA
Çalışma sonucunda böylece likit fonlar tamamen ortadan kaldırılabilecek. Ancak yetkililer likit fonların yatırım yaptıkları ve vadesi kısa olan Hazine bonoları yerine daha uzun vadeli bono yatırımı yaparak getirilerinin artırılabileceği yönünde bir düzenleme de olabileceğini ifade ediyorlar. Buna göre likit fonlar minimum 3 veya 6 ay vadeli bono alabilecek. Veya fona belirli bir vade konulacak. Fon gecelik repo yapıp gecelik faiz veremeyecek. Repo yapmak isteyen vatandaşın kendisi yapacak. SPK ayrıca tüm bilgilerin internette şeffaf ortamda yayımlanmasını sağlayacak düzenleme yapacak. Böylece yatırımcı fonun getirileri ve günlük, aylık ve yıllık yönetim ücretlerini net olarak görüp ona göre yatırım yapacak.
Ayrıca Takasbank bünyesinde oluşturulacak fon platformu ile vatandaşların elektronik olarak istenilen fonun alınmasını sağlayacağı bir ortam oluşturulacak. SPK'yı düzenleme yapmaya zorlayan Likit fon hem yatırımcıya kazandırdığı hem de aldıkları fon yönetim ücreti ile 2010'da yatırımcıyı en çok üzen fon tipi oldu. Çünkü yatırımcıya yüzde ortalama 2.2 kazandıran likit fonların yönetimi için fon kuruluşları bu tutarın iki misli olan yüzde 4.2'lik kazancı kasalarına koydular. 3 milyon 226 binlik fon yatırımcısının 2 milyon 648 bininin yani yüzde 82'sinin toplandığı likit fonlarda para kısa vadeli bono ve repoda değerlendiriliyor. 2010 yılı boyunca repo oranlarının yüzde 7 civarında olduğu düşünüldüğünde yatırımcıların kendilerinin paralarını profesyonel yatırımcılar yarine kendileri yönetmeleri halinde yüzde 7 gelir elde edebileceklerdi. Rosyanet'ten alınan verilere göre tüm yatırım fonlarının 3.2 milyona ulaşan yatırımcılara yıllık ortalama kazancı yüzde 4.04 olabildi. Oysa yatırım fonlarının yönettiği 32.1 milyar lirayı bulan toplam fon tutarından elde ettikleri yönetim ücreti tutarı da yatırımcıya kazandırılan bu tutarla neredeyse aynı oldu. Fon yöneticisi kurumlar 32.1 milyar lira olan fonların yönetiminde yüzde 3.34'lik tutarı yönetim ücreti olarak kestiler. Fon yöneticilerinin 2010'da yönetim ücreti olarak aldıkları tutar 1 milyar 109 milyon lirayı buldu.

YÜZDE 2.2 KAZANDIRDI
Likit fonlar sayıları 2.6 milyona ulaşan yatırımcılarına 2010’da 1 yıllık sürede % 2.2 kazandırabildi. Bu kazanca rağmen % 4.2’lik fon yönetim ücreti kesilmesi SPK’nın tepkisini çekti.

Ücretleri yüzde 3.6’yla sınırlandırmıştı 
SPK yaptığı düzenleme ile 16 Temmuz 2010'dan itibaren yatırım fonlarında yönetim ücretine üst sınır getirerek yüzde 50 indirime gitmişti. SPK, 16 Temmuz 2010'dan itibaren yatırım fonlarına günlük en fazla yüz binde 10 oranında yönetim ücreti kesilmesini zorunlu hale getireceğini açıklayarak yıllık yüzde 5 civarında olan fon yönetim ücretlerine yüzde 3.6 olacak şekilde tavan koymuştu. Yatırım fonu yöneticileri 2010'da yönetip enflasyonun altında sağladıkları getiri ile 1.1 milyar lira gelir elde ettiler. Bu tutar önceki yıl 1.4 milyar liraydı. Yönetim ücreti tutarının azalmasında ise baş faktör fona yatırım yapanların azalması geliyor. Fonun getiri sağlamadığını gören vatandaşın kaçmasıyla yatırım fonları büyüklüğü 38 milyar liradan 32 milyara geriledi.

Rahim AK-HT EKONOMİ

Aslan'ın hisseleri Arena'ya gömüldü

Stat açılışı öncesi büyük umutlarla yükselen hisseler, Arena'nın açılışında yaşanan olaylardan sonra çakıldı.

Arena'nın açılışı GS'ye yaramadı. Borsa yüzde 1.54 değer kaybederken, açılış öncesi yüzde 10 yükselen Galatasaray hisseleri gün sonunda yüzde 6.66 oranında düşüş yaşadı.

Galatasaray dışında günün değer kaybeden diğer spor hisseleri de Fenerbahçe ve Trabzonspor oldu. Fakat, FB hisselerinin, hisselerde çağrı yapılacağı açıklamasının ardından gerçekleşen sert yükselişin düzeltmesi sonucu gerilediği tahmin ediliyor. Bu kapsamda FB hisselerindeki kayıp gün sonunda 5.66'ya ulaştı.
İlk yarıda yerinde sayan Trabnzonspor hisseleri ise ikinci seansta gelen satışlarla yüzde 2.72 gevşedi. Bunlara karşılık Beşiktaş hisse senetleri ise İMKB'nin değer kaybetti bir günde bahar havası estirirken yüzde 5.74 değer kazandı.

16 Ocak 2011 Pazar

Borsa yeni arzları kaldırabilecek mi?

Piyasanın yeni halka arzları kaldırabilmesi için piyasadaki canlılığın korunması ve yabancıların da ilgi göstermesi gerekiyor.


SPK Başkanı Vedat Akgiray ve İMKB Başkanı Hüseyin Erkan’ın ortak çabası ile halka arz konusunda 2010 yılında bir seferberlik başlatıldı. SPK ve İMKB firmalara halka arzın olumlu yanlarını göstererek piyasanın daha da katılımcı bir yapıya dönmesi için uğraş veriyor. Bu çaba 2010’da semeresini verdi. Aynı çabanın devam edeceği görülüyor. Kamu ve özel firmalar İMKB’de kaynak arayışı içinde. SPK Başkanı, KOBİ’ler hatta küçük firmaların bir araya gelerek halka arz yapabileceklerini ve yeni piyasaların açılacağını söylüyor. Küçük firmaların halka arzı gündeme gelince seçicilik de ister istemez bir kat daha artacak demektir.




Firmaya prestij sağlıyor

Öte yandan ortaklık yapısı bilinen ve Türkiye’nin ilk 50 hatta 20’si içinde olup da halen halka açık olmayan firmalar var. Küçüklerin yanı sıra bu şirketlerin de halka açılmasının teşvik edilmesi yatırımcıların piyasaya bakışını değiştirecektir.

Halka açılma bir firmaya kaynak sağlamanın yanı sıra prestij ve tanınırlığını da artırmakta. Büyük firmaların yanı sıra Türkiye’nin ilk 100 veya 200-300 firması içinde yer alıp da çok göz önünde olmayan değerli şirketler var. Bu şirketlerin İMKB’ye gelmesi demek firma değerlendirmelerinde ‘seçicilik’ ve ‘uzmanlık’ faktörlerin öne çıkacağı bir süreç anlamına gelmekte.

2001 krizinde mağdur olan binlerce yatırımcı küstü. Uzun bir zaman geçmesine rağmen bu yaralar sarılmadı ve yatırımcı sayısı da hâlâ 2000’deki sayıya ulaşamadı. Yatırımcının ilgi göstermesi şirketlerin büyüklüğü ve  yönetimindeki ciddiyetle doğrudan bağlantılı. Krizlerde sarsılan ve hatta batan şirketler oldu. Ama bilenen tanınan büyük şirketler kadar, ciddi yönetim anlayışına sahip firmalar yollarına devam etmeyi başardı.



Yabancı ilgisi düşmemeli

Yatırımcı açısından bakıldığında ilk akla gelen soru yeni halka arzları piyasanın kaldırıp kaldıramayacağı meselesi. Bunun için piyasanın canlılığını korumasının yanı sıra yabancıların da piyasaya ve yeni halka arzlara ilgisinin düşmemesi gerekiyor. Yabancının şimdiye kadar ki tavrı daha çok büyük ve ortaklık yapısı güven veren firmaları tercih ettikleri yönünde. Aynı ilginin küçük şirketlerin halka arzında da olup olmayacağını zaman gösterecek.



Sıcak para da etkiler

Piyasanın içinde bulunduğu süreç de çok önemli. Sıcak para hareketinin zayıflaması halinde halka arzlara olan talebin bu durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Piyasanın canlı dönemlerinde halka arzlar da canlılık kazanıyor. Talep varsa hisse satılır. Borsacı deyimi ile “mal alıcıya verilir”. Özetlemek gerekirse, halka arz için sadece uygun fiyattan halka arz yeterli değil piyasa şartlarının da uygun olması gerekir. SPK ve İMKB’nin bu konudaki tavrı açıkça belli olduğuna göre bir süre daha halka arzları izleyeceğiz.

ALIM KARARINDA FİYAT VE PİYASA DEĞERİNE BAKILMALI

Dünya 2008’de başlayan krizin etkilerinden henüz sıyrılmış değil. Bu çekinceleri koymakla birlikte gelişmiş ülke borsalarında irili ufaklı çok sayıda firmanın işlem gördüğü biliniyor. İMKB son 10 yılda çok yol katetti. Bir çok yeni piyasa açılırken işlem derinliği arttı.

Bu tür girişimlerin piyasalara katkısı çok önemli. Ama vurgu yaptığımız gibi bunun ardından gelen uzmanlık ve seçiciliğin ön plana çıkması olacaktır. Halka arz olunan her firmanın hissesi alınmayacağı gibi alım yönünde karar verilse bile hangi fiyattan hangi piyasa değerinden alınacağı da çok önemli.

Alıp zarar etmek yerine doğru ve iskontolu fiyatlardan ve geleceği olan firmaları tercih etmek esas olacaktır. Bu durumda aracı kurumların araştırma ve kurumsal finansman bölümlerine daha çok iş düşecek.

Firmanın temel verileri ve bilançoları değerlendirmeye tabi tutulmalı. Piyasa ve sektör ortalamalarına göre değeri ve finansal oranlarının nasıl olduğu önemli olacak. Bazı halka arzdan yatırımcı kazanç sağlasa da bazı halka arzlarda zarar etti.

Hangi hisse, hangi piyasa değeri veya hangi fiyattan alınacak? Bu en çok üzerinde durulması gereken kriter olacak.

Ratings and Recommendations by outbrain